2014- 2015 Eğitim-öğretim yılının başlamasına bir hafta
kaldı. Hatta okul öncesi ile ilkokul birinci sınıf öğrencileri bu pazartesi,
oryantasyon amacıyla okula başlıyorlar. Peki,
okulların açılmasına ne kadar hazırız?
Son zamanlarda sık sık, adrese dayalı sistem ile yapılan
kayıtlardan oluşan sıkıntıları işitiyoruz. Tercih etmediği liseye kaydolan, çok
uzaktaki bambaşka bir okula kaydı yapılan öğrencilerin hikâyelerini okuyoruz. Sıkıntılar,
bu sene gerçekten de hiç olmadığı kadar fazla. Ama yine de her şeye rağmen çok
yakında yeni eğitim-öğretim yılı başlayacak.
Bizler; veliler, öğretmenler olarak “çocuklarımızın” bu
sıkıntılardan asgari ölçekte etkilenmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Evet,
sıkıntı göz ardı edilemeyecek ölçekte olabilir; ama bizlerin bu konuda henüz
yapabileceği bir şey yok. Fark etmeden öğrencilerin eğitim ve öğretime karşı ön
yargılar geliştirmesine neden olabiliriz. Sonrasında sene içerisinde
karşılaştığı her olumsuzluk karşısında öğrenci “mevcut” durumu bahane ederek
sıyrılmaya çalışabilir.
İyilik yapalım derken; kötülük yapmayalım!
Öğrencilerimiz, çocuklarımız birçok şeyin farkında ve –maalesef-
bu durumu zaman zaman kendi lehlerine kullanabiliyorlar. “Zaten eğitim sistemi
arızalı, benden başarı beklemeyin bu sene” gibi kaçamak ifadelerle karşılaşmak
işten bile değil.
Sadece eğitim ve öğretime odaklanalım!
Bu sürecin daha ne kadar devam edeceği meçhul olsa da asgari
zararla bu durumu atlatabilmek için, elimizden geldiğince çaba sarf etmek,
herkes için en hayırlısı olacaktır şüphesiz. Zaten hali hazırda öğrenciler bu
durum karşısında sıkılmış, bunalmış ve hatta korkmuş durumdalar. Bir de aileler
ve öğretmenler olarak bu durumu körüklemenin “hiç kimseye” bir faydası
olmayacaktır. Herkes “sadece” işini yaparsa, neticesi daha verimli dönütler
olarak bizlere dönecektir.
Sedat
YILMAZ
Eğitim
Danışmanı