29 Kasım 2014 Cumartesi

Nerede Yanlış Yapıyoruz?


Diğer ülkelerin eğitim sistemlerini araştırdığımda karşıma çıkan bazı notları sizlerle de paylaşmak istiyorum:
ABD- Amerika Birleşik Devletleri
ABD’de zorunlu eğitim süresi farklı eyaletlerde farklı yaşlarda başlasa da tüm ülkede 16 yaşına kadar okuma zorunluluğu vardır. 16 yaşına kadar devlet tarafından eğitim ücretsiz olarak sağlanmaktadır. Özel okul oranı %10 civarındadır. Yükseköğretimde işler biraz farklılaşmaktadır. Ülkede 600’ü devlete ait olmakla birlikte toplamda 2400 üniversite bulunmaktadır. İki yıllık mesleki eğitim veren ve lisans düzeyinde eğitim veren okullar olmak üzere okullar ikiye ayrılır. İki yıllık meslek eğitimi veren okullar paralı okullardır. Dikey geçiş imkânı bulunmaktadır. İsteyen öğrenci dört yıllık bir fakülteye geçiş yapabilir. Lisans derecesinde eğitim veren okullarda amaç öğrencinin sosyalleşmesine hizmet etmektir. Yükseköğretim kurumları kendi öğrencilerini kendisi seçer. Okul not ortalaması yanı sıra yapılan bir takım özel sınavlar da bulunmaktadır. Bunların dışında öğretmenlerden alınan tavsiye mektuplarının da ayrı bir önemi bulunmaktadır. ABD’de bilgisayar bilimleri, mühendislik, tıp, hemşirelik, veteriner hekimlik, diş hekimliği, hukuk gibi alanlardaki eğitim lisansüstü eğitim şeklinde olmaktadır. Daha açık ifade etmek gerekirse ABD’de, liseden mezun olan bir öğrenci direkt olarak tıp fakültesine gidemez. Öncesinde dört yıl süren ve temel eğitim aldığı bir lisans eğitimi görür. Burada gereken başarıyı gösterdikten sonra, dört yıl daha bir üst kurum yani lisansüstü eğitime başlar ve ancak sekiz sene sonrasında doktor olabilir. ABD’de yaklaşık 1200 akredite eğitim kurumu lisansüstü eğitim vermektedir.
ABD’de genel bütçenin %12,4’ü eğitim harcamalarından oluşmaktadır. Dünya’da eğitime en fazla pay ayıran ülke ABD’dir. ABD’de eğitimin temel amacı, bireyi gerçek hayata hazırlamaktır. Günlük hayatta karşılaşacağı problemlerin çözümüne yönelik yöntem ve bilgilerin kazandırılması esas alınır. Meslek edinme süreci genelde ikinci sırada yer almaktadır. Lisansüstü eğitim süresine kadar çok ciddi ve derin bilgiler öğretilmez. Şayet, öğrenci lisansüstü eğitime hak kazandıysa orada kendi alanına yönelik bilgileri tam anlamıyla öğretilmeye başlanır. Doktora eğitimi ise bir alanda uzmanlaşmak isteyen birey içindir. Doktora eğitimi gerçekten de ciddi ve disiplinli bir iştir. Kendi alanına ait özgün bir eser ver(e)medikçe mezun olması beklenmez.
İsrail
İsrail’de eğitim 2 yaşında başlar; fakat 5 yaşından sonrası zorunludur ve ücretsizdir. 5 yaşından 18 yaşına kadar eğitim, İsrail’de zorunlu eğitim kapsamındadır. İlkokul 6. Sınıfa kadar, ortaokul 7-9, lise ise 10-12. Sınıflardır. Ülkede dört farklı okul bulunmaktadır. Genel devlet liseleri, Musevilik üzerine araştırma yapan din liseleri bu okullarda eğitim dili İbranice olup bununla birlikte eğitim dili Arapça olan ve Arap tarihi üzerine araştırmalar yapan okulların yanı sıra özel cemaatlerin okulları da bulunmaktadır. Eğitim müfredatının büyük çoğunluğu akademik araştırmalara ayrılmıştır. Ayrıca, her sene Musevi kültürünü öğrencilerin daha iyi anlamasını sağlamak amacıyla kültürel bir konu üzerine derinlemesine bir çalışma yapılır. Eğitimin temel amacı ülkesini seven ve ülkesinin gelişmesine katkı sağlayacak bireyler yetiştirmek olan İsrail eğitim sistemi, oldukça katı ve disiplinli bir şekilde uygulanmaktadır. Ülkede 7 tane üniversite bulunmaktadır. Ülkenin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş olan bu üniversitelerde, ileri teknoloji fen ve bilim müfredatı uygulanmaktadır. Ülke eğitim sistemine ciddi bir bütçe ayırmış olup, ülkedeki en büyük önceliğini eğitime ayırmıştır. Ülkedeki gençlerin yarısından fazlası bir yükseköğretim programına devam etmektedir. Özellikle matematik alanında son yıllarda gösterdiği başarıyla adından sıkça bahsettiren İsrail, bu başarısını her şeyden önce ciddi ve disiplinli çalışmasına borçludur.
Federal Almanya
Almanya’da eğitim 6-18 yaş arasında zorunludur. İlkokul dört yıl sürmektedir. Sonrasında öğretmenlerin tavsiyeleriyle öğrenciler yeteneklerine göre okullara ayrılılar. Gymnasium adı verilen ve en yetenekli öğrencilerin gittiği bu okulların yanı sıra Realshcule adı verilen bir alt seviyedeki okullar bulunmaktadır. Almanya’da genel liselerin yanı sıra teknik ve mesleki eğitim veren okullarda bulunmaktadır. Üniversiteye geçişte Abitur adı verilen bir sınav uygulanmaktadır. Bu sınavlar, beş tane merkezi sınavdan oluşmaktadır. Almanya’da yükseköğretim staja dayalı olarak yapılmaktadır. Bu nedenle de üniversiteye devam öğrenciler diğer AB ülkeleriyle kıyasla azdır. Almanya’da eğitim yönlendirme esaslıdır. Öğretmenlerin görüşleri ve notları hayati önem taşımaktadır. Almanya’da notlar 1-6 arasında verilmektedir. En iyi not 1’dir. Tıp bölümüne gitmek isteyen bir öğrencinin abitur sınavından 1 ya da 1,5 alması gerekmektedir. Dünyanın en iyi ilk 200 üniversitesi içerisinde 10 Alman üniversitesi bulunmaktadır. Her yıl ortalama 30 bin doktora tezi yazılmakta olup yaklaşık 1000 hocası doçent olmaktadır. Almanya’da eğitim masraflarını her eyalet kendisi karşılamaktadır. Eyaletlere göre eğitime ayrılan bütçe farklılık gösterse de Almanya’nın genelinde eğitime ciddi bir pay ayrılmıştır. Alman eğitim sistemi oldukça ciddi işleyen bir mekanizmaya sahiptir; şayet öğrenci gymnasium’da okurken notlarını düşürürse anında bir alt seviye okula gönderilir. Üniversiteye gitmek oldukça ciddi ve disiplinli bir çalışma sonucunda elde edilen bir başarıdır. Almanya’da üniversiteye gidemeyen öğrencilerin kendi yeteneklerine uygun bir meslek sahibi olması, diğer ülkelerin eğitim sistemlerine göre önemli bir farklılık oluşturmaktadır.

*Kaynakça: Karşılaştırmalı Eğitim Sistemleri, Beş Kıtada 31 Ülke Eğitim Sisteminin Türk Sistemiyle Karşılaştırılması
Sedat YILMAZ
Eğitim Danışmanı 

18 Kasım 2014 Salı

Bir Üniversite Gezisinin Ardından, Akılda Kalan Notlar


Bugün okulumdan son sınıf öğrencilerini götürdüğümüz Bahçeşehir Üniversitesi tanıtımında dinlediğim bir konferans, Türkiye ve eğitim sistemimiz hakkında baya bir düşünmeme neden oldu. Orada anlatıcının paylaştığı bazı bilgiler neticesinde, gün boyu acaba "nerede yanlış yapıyoruz?" u sordum kendi kendime. Eve geldiğimde orada dinlediğim ve not aldığım verileri karşılaştırma ve üzerine daha derin araştırma yapma fırsatı buldum. Şimdi sizlerle bu notları paylaşmak istiyorum:
1.Türkiye Patent sıralamasında Dünya'da sondan ikinci:
Patent: Buluş sahibinin buluş konusu ürünü belirli bir süre üretme, satma veya ihlal etme hakkıdır. (Vikipedi Sözlük) Ülkemizde geçen on yılda yapılan toplam patent başvurusu: "4096" Sadece Almanya'nın 2013 yılında yaptığı patent başvurusu: 27 bin 211
Bir tarafta 10 yılda yapılan 4096 patent başvurusu, diğer tarafta sadece Almanya'nın bir yılda yaptığı patent başvurusu "27 bin 211". Haber kaynağını aşağıdaki linkte paylaştım. Merak edenler daha detaylı olarak bakabilirler.
Her yıl yapılan onlarca sınav, dershanelerde- okullarda okutulan onlarca ders, verilen materyaller, alınan özel dersler, yapılan sempozyumlar, konferanslar vs. vs. aklınıza eğitimle ilgili gelebilecek her çalışma işin içerisinde, ama işte sayılar ortada. Fazla söze gerek yok. Tablo tüm çıplaklığıyla bizlere gerçekleri haykırıyor.

(Haberi daha detalı okumak isteyenler için: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24652354.asp)

2. Türkiye YGS- LYS birincisini Stanford Üniversitesi kabul etmedi.

Bizlere sunum yapan Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat’ın anlattığı bir hikaye beni epey derinden etkiledi: Sanırım 2013 Türkiye üniversite sınavı birincisinden bahsetti. Yıl tam olarak hatırımda değil kusura bakmayın. Neyse, Türkiye birincisi olan genç başlamış kendisine üniversite aramaya. Bahçeşehir Üniversitesi, kendi üniversitesine de davet etmiş. Okula gelince, üniversite mütevelli heyet başkanı demiş ki; biz, seni direkt olarak Amerika'ya gönderelim. Orada oku. Stanford Üniversitesi'ne bir mail atmışlar. Durumu anlatmışlar. Bu öğrencimiz Türkiye'de yapılan YGS- LYS sınavlarında birinci olmuştur. 1 milyon 800 bin küsur öğrencinin girdiği bir sınavda alınan bu derece bizler için çok önemlidir. Sınav içeriği şöyledir vs. Bir hafta sonra Stanford Üniversitesi'nden cevap gelmiş: "Yaptığımız araştırma neticesinde, YGS- LYS sınavlarının seçici bir sınav olmadığına karar verdik. Bu nedenle, o sınavlarda alınan bir derecenin ülkemizde bir karşılığı bulunmamaktadır. Başvurunuz kabul edilmemiştir."

3. Türkiye'de üniversiteden mezun olmuş bir gencin yurt dışında iş araması gerçeği!
Ülkemizdeki işsizlik durumu ortada, her yıl bu sayıya yeni on binlerce genç katılıyor. Aynı Türkiye'ye her geçen yıl yabancı ülkelerden çalışmak için gelen binlerce insan var. Bunların arasında Amerika'dan Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen mezun insanlar da var.  Rekabet ortamı her geçen gün daha da zorlaşıyor. Peki, tabloyu bir de şu açıdan değerlendirelim. Ülkemizdeki bir üniversiteden mezun olan bir genç, yurt dışında bir şirkette çalışmak istese? Kalbur üstü bir kaç üniversite dışında acaba diğer üniversitelerden mezun olanlar bu işe muvaffak olabilecek mi? Ya da sadece gittikleri ülkelerde garson, pompacılık gibi işler mi yapacaklar? Neden, bizler de hedeflerimiz arasına başka ülkelerde, farklı şirketlerde çalışmayı koyamıyoruz?
Nerede yanlış yapıyoruz bilemiyorum, ama bir yerlerde yanlış yapıyoruz orası gün gibi aşikar!

Peki, ne yapabiliriz? Sadece eleştirmek dışında, bizler neler yapabiliriz? Bu gerçeklerin ışığında, ibreyi lehimize nasıl çevirebiliriz?

Öncelikle, Türkiye'de sistem değişene kadar durum bu halinden ibaret. Bu nedenle, maceraperest olmaya lüzum yok. Yapılacak bir kaç düzenleme ve ekleme dahilinde gelecekte daha rahat edileceğini düşünüyorum. Bir defa yabancı dilin önemi üzerinde ciddi bir çalışma yapmak gerekli. Sınav İngilizcesinin yanı sıra konuşma İngilizcesinin de ilerletilmesi gerekiyor. Yapılabiliyorsa uluslararası geçerliliği olan (PET, TOEFL, IELTS vb.) bir sınavdan yeterlik alınmalı, böylece dil bildiğinizi ispatlamış olursunuz.
Bunun dışında, yapacağınız işe karar vererek, o konuda araştırma ve çalışma yapabilirsiniz. Sizin çalışmak istediğiniz alanda hangi üniversitede nasıl bir çalışma yapılıyor? Mezun olduktan sonra nasıl bir iş imkanı var? Bu gibi sorular sorarak, gelecek adına daha emin adımlar atabilirsiniz. Ayrıca üniversiteye gittikten sonra yurt-dışı eğitim imkanları nelerdir? Bunları iyi araştırmak gerekiyor. Yurt-dışında okumak sanıldığı kadar zor ve pahalı değil. Bunun için iyi araştırma yapılırsa, hiç tahmin etmediğiniz bir yerden (bahçe çiçekleri yetiştirmesi gibi) burs alabilir ve yurt-dışında okuma imkanı elde edebilirsiniz. Sadece, öncesinde iyi araştırma yapmak gerekli. Küçük değil büyük düşünmek çok önemli. Dünya vatandaşı olmayı hedeflemek bizler için en önemli öncelik olmalıdır.

Somut olarak sizlere sunacağım, Amerika'daki üniversitelerin kabul sırasında istediği üç şey var:

1. Kendinizi tanıtan bir yazı yazın: Kişinin kendisini anlattığı belirli bir sözcük sayısından ibaret bir yazı kaleme almasını istiyorlar. Neden bu üniversitede okumak istiyorsun? Gelecek hayallerin nedir? vs. vs.
2. Sosyal sorumluluk projelerinde yer aldın mı? Aldıysan hangileri? Bu projelerde ne görev yaptın?  : Kişinin hangi sosyal sorumluluk projelerinde yer aldığını soruyorlar. Hiç bir yardım kuruluşu adına çalışma yaptın mı? Kermes olur, yardım gecesi olur vs. şeklinde sorular sorarak kişinin, sosyal yönünü öğrenmek istiyorlar.
3. Hiç bir proje üzerine çalıştın mı? Bir proje ürettin mi? : Öğrencinin geçmiş yıllarda herhangi bir proje vs. hazırlayıp hazırlamadığını soruyorlar. Böylece, kişinin akademik anlamda nasıl bir alt yapıya sahip olduğunu, neler yapabileceğini ölçmek istiyorlar.

Çok söze gerek yok aslında. Rakamlar ortada. Bir yanda hemen her alanda başarının merkezi konumunda Amerika, batı ülkeleri diğer tarafta YGS-LYS gerçeğine rağmen Türkiye. Bir tarafta onların üniversiteye alma kriterleri diğer tarafta bizimkilerin. Şimdiden duyabiliyor gibiyim " -ee sadece kompozisyon yazdıracak, sosyal sorumluluk projelerine katacaksak, matematik bilgisini, fizik bilgisini kim ölçecek?"
Son sözü size bırakıyor ve bu konuda gerçekten düşünmenizi istiyorum.

Sedat YILMAZ

Eğitim Danışmanı

16 Kasım 2014 Pazar

AÇIK UÇLU SORULAR GELİYOR


AÇIK UÇLU SINAVLAR GELİYOR!
ÖSYM, 3 Kasım 2013 tarihinde Ankara'da 2 bin küsur kişinin katıldığı bir "açık uçlu deneme sınavı" uyguladı.  Sonuçlarını 12 Aralıkta açıklayacak olan ÖSYM, sitesinde yapmış olduğu açıklamada eğitimin, standardını ve kalitesini yükseltmek için böyle bir uygulama yaptıklarını belirtmiş.
Sınav içeriği YGS konularıyla aynı. Türkçe, Temel Matematik, Tarih, Coğrafya, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Din Kültürü- Ahlak Bilgisi derslerine ait sınav sorularından oluşuyor.
Sınavda 30 çoktan seçmeli test sorusu ve 30 açık uçlu soru olmak üzere toplamda 120 soru sorulmuş, adaylara da 120 dakika verilmiş. Açık uçlu sorularda kısa cevaplar istenmiş, böylece öğrencinin muhakeme yeteneğini ölçmeyi amaçladıklarını belirtmişler.
Milli Eğitim Bakanlığı seneye dershaneleri kapatıyor. ÖSYM de alternatif bir sınavı arayışı içerisinde.  2016 yılı sınav takvimini bilemiyoruz. Her ne kadar yetkililerin yaptığı açıklamalarda "açık uçlu sorular"ın 2019 yılından itibaren sorulacağını söyleseler de, seneye nasıl bir sınav yapılacağı henüz belli değil.
Çalışan öğrencinin mağdur edilmemesi adına çok itinalı bir çalışmanın yapılması gerekli. 2023 hedefi olan bir ülkenin çok dikkatli adımlar atması lazım. Bu nedenle, seneye ya da ondan sonraki senelerde uygulanacak sınav sistemlerinin dikkatlice seçilmesi ve uygulanması hepimiz için en hayırlı sonuçları verecektir.
Şimdilik bizler, mevcut sistem üzerinden eğitim- öğretime devam ediyoruz. Gelecekte bizleri ne bekliyor bilemiyoruz; ama yapılan açıklamalar, uygulamalardan elde ettiğimiz ipuçları önümüzdeki yıllarda bizleri farklı bir sistemin beklediğinin habercisi.
Burada öğrencilerin yapması gereken oluşacak krizi kendilerine fırsata çevirmek olmalıdır. Çünkü milyonlarca kişiyi etkileyecek bu sistem içerisinde, disiplinli çalışan öğrenci bu durumdan kolaylıkla sıyrılmasını bilecek. Lisedeki dört yılın konusuna çalışmış, okul derslerinde başarılı bir öğrencinin korkmasını gerektirecek bir şey yok. Ama tüm hazırlığını son sınıfa bırakmış öğrencilerin acilen çalışmaya başlaması gerekli. Çünkü, yeni sistem son anda yapılan çalışmayı ödüllendirmeyecek.

Daha çok bilgi için SORUNUZ: info@yilmazsedat.com




Sedat YILMAZ

Eğitim DANIŞMANI

8 Kasım 2014 Cumartesi

YGS-LYS TARİH OLUYOR

Üniversite sınav sistemi neredeyse her yıl değişikliğe uğruyor. Tek sınavdı, ikiye çıktı, sonra 6’ya çıktı. Katsayıda sık sık değişiklik oldu. Bu yıl son kez YGS yapılabilir. Seneye adaylar yeni bir sistemle karşı karşıya kalabilir. Bu durumda da adayların kafası allak bullak. Çünkü, sınava hazırlık genellikle 2 yıl önceden başlıyor. Son bir yılda eksik kalanlar tamamlanıyor. Şimdi lise 2’de olan bir öğrenci, iki yıl sonra nasıl bir sınav sistemiyle karşı karşıya bilemiyor. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, televizyondan açıkladı, 2016’da sistem değişebilir. 2015’te bambaşka bir format ile adaylar sınava girebilir. YGS ve LYS’nin yerini başka bir model alabilir.

YILDA İKİ SINAV OLACAKMilli Eğitim Bakanlığı yeni sisteme ilişkin çalışmalarını tamamladı. Yüksek Öğretim Kurumu’ndaki (YÖK) süreç ise devam ediyor.
Taslak çalışmaya göre ortaöğretime geçiş sisteminin bir benzeri üniversiteye geçişte de uygulanacak.
Lise öğrencileri temel derslerden yılda iki kez merkezi sınava girecek.
Üniversiteler öğrenci seçerken merkezi sınavların 4 yıllık ortalamasını esas alacak.
ÜNİVERSİTELER ÜÇ GRUBA AYRILACAKYeni sistemde üniversiteler a, b, c şeklinde üç gruba ayrılacak.
A grubu üniversiteler, merkezi sınav ortalamalarının yanı sıra öğrencilerin sosyal, kültürel, sportif becerilerine de bakacak. Tercih ederlerse kendi sözlü ve yazılı sınavlarını da yapabilecek.
B grubu üniversiteler, merkezi sınav ortalamalarını baz alarak seçecekleri öğrencilere isterlerse mülakat yapacak.
C grubu üniversiteler ise doğrudan lise genel not ortalamasına göre öğrenci alacak.
LİSE ÖĞRENCİLERİNE TABLET
Yeni üniversiteye giriş sisteminin 2016-2017 eğitim ve öğretim yılında lise birinci sınıf öğrencileri ile pilot olarak başlatılması hedefleniyor.
O tarihe kadar lise öğrencilerine tablet dağıtımını tamamlamayı planlayan bakanlık, sınavı tabletler üzerinden online olarak yapacak.
AÇIK UÇLU SORULAR GELİYOR!Test sınavlarla başlayacak uygulamada, 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı itibariyle açık uçlu sorulara geçilecek.
Öğrencilerin okullarında tabletleriyle yanıtlayacağı soruları  Türkiye genelinde rastgele seçilecek alan öğretmenleri değerlendirecek.
Yeni sistemle birlikte süreci Milli Eğitim Bakanlığı'nın Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü ile Ölçme, Değerlendirme ve Yerleştirme Daire Başkanlığı yürütecek.

Kaynak: Ntvmsnbc, Hürriyet Haber



Sedat Yılmaz

Eğitim Danışmanı

Bir Eşit Ağırlık Öğrencisi Olarak Matematik Dersiyle Olan Sınavım :)

Bu başlığı açmamın temel sebebi, yıllardır gerek derslerine girdiğim öğrencilerim olsun gerek özelden bana mail, whatsapp mesajı vs. ile mes...