31 Ekim 2015 Cumartesi

Deneme Sonuçlarını Nasıl Değerlendirelim?

Sınav yaklaştıkça öğrencilerin her deneme sonrasında yaşadığı genel sorunun adıdır :" Bu deneme ne anlama geliyor?"
Deneme sonuçlarını  bir öğrenci iyi okuyamazsa, istediği amaca ulaşamayacak, sadece çözdüğü soru adedine bir kaç on soru daha ekleyecektir. Ama unutmamak gerekir ki, denemeler hayati önem taşımaktadır. Onlar adeta bir sınav provası, gerçek manada elde edeceğiniz puanların bir ön-birikmesidir.
Peki, deneme sonuçlarını nasıl değerlendirelim?
Size, kısaca bir kaç tüyo vermek istiyorum.
1. Öncelikle yapılan sınavların zorluk derecelerini göz önünde bulundurmak gerekli. Kimi zaman girdiği bir YGS denemesinde toplamda 110-115 net yapan bir öğrenci, bir sonraki denemesinde 70-75 yapıyorsa bu iki deneme arasında geçerlik bakımından bir sorun var demektir. Bu kadar büyük bir uçurumun olmaması gerekmektedir. Bizler, ortalama deneme sonuçlarına göre bir değerlendirme yapacağız.
2. Denemeden çıktınız, öncelikli olarak yapmanız gereken doğru-yanlış soruları tespit etmektir. Doğrular zaten sizin, biz yapamadığınız ya da yanlış yaptığınız sorulara bakacağız. Yanlış grafiği oluşturmak çok önemlidir. Her bir derse ait yanlış grafiğini oluşturup, yanlarına neden yanlış yaptığınıza dair kısa bir izahat yazmanız gerekli. (Bunları yapmak için size tavsiyem kendinize bilgisayarınızda bir dosya açın ve her bir deneme sonrası bir excell tablo oluşturun.- Sonrasında genel değerlendirme için oldukça faydalı olacaktır.)
Örnek olarak bir yanlış grafiği göstermek gerekirse, 
Türkçe 14. soru: Sözcük Türleri, Yanlış Sebebi: DİKKATSİZLİK
Türkçe 22. soru: Anlatım Bozukluğu, Yanlış Sebebi, KONU YETERSİZ ÖĞRENİLMİŞ
Türkçe 26. soru: Paragrafta Yapı, Yanlış Sebebi: BİLİNMİYOR
Türkçe 32. soru: Cümlede Anlam, Yanlış Sebebi: SORU KÖKÜ YANLIŞ OKUNMUŞ
( Bunu her ders için yapmalısınız.)
3. Yukarıda size, örnek bir tablo oluşturmak istedim. Siz, yanlış sebeplerini kendinize göre sıralayabilir, en doğru biçimde oluşturabilirsiniz. Ama önemli olan bu tabloyu değerlendirebilmektir. Mesela Türkçe 14. soruda, DİKKATSİZLİK yapılmışsa, bu önemli bir yanlış grubuna girmemektedir. Eğer bu hata tekrarlamıyorsa, sorun yoktur. Ama Türkçe 22. sorunun yanlış sebebi, KONUNUN YETERSİZ ÖĞRENİLMESİ'dir. Bunun çaresi, tekrardan bu konuyu çalışmaktan geçer. Türkçe 32. soruda da SORU KÖKÜ YANLIŞ OKUNDU'ğu için öğrenci kendi kendine bu derdine çare bulabilecektir. Ama 26. soruda olduğu gibi yanlış sebebi BİLİNMİYOR' sa o zaman acil olarak dersin öğretmeniyle görüşülmeli ve bu soru ona çözdürülmelidir.
Öğrencilerin yaptığı en büyük hatalardan bir kaçı şudur:
1. Deneme sonrasında sadece yaptıkları doğrulara bakıp, aldığı puanı ya da sınavdaki sıralamasını değerlendirmek. Bunu ancak gerçek sınav sonrasında yapmanız gerekir. Deneme sonrasında DEĞİL!
2. Yapamadığı ya da yanlış yaptığı her soruyu hemen dersin öğretmenine çözdürür. Ama öncelikle bir yanlış grafiği çıkarmak gereklidir. Böylece öğrenci nerede hata yaptığını bilebileceği için, daha lokal bir yardım alabilecektir.


Denemelerden SONRA denemelerinizi değerlendirmiyorsanız, o zaman bu deneme amacına ULAŞMAMIŞ demektir.

24 Ekim 2015 Cumartesi

Edebiyat Dersi Nasıl Çalışmalıyım?



*Yukarıda örnek bir "Türk Edebiyatı Tarihi" tablosu bulunmaktadır. Siz de kendi tablonuzu oluşturabilirsiniz. Ya da bu tabloyu şablon olarak kabul eder ve onu geliştirebilirsiniz.

Türk edebiyatı dersi çalışmadan önce dikkat edilmesi gereken bir kaç tüyodan sizlere bahsetmek istiyorum:
1. Öncelikle dersi çalışmadan evvel, dersin ana hatlarını tüm detaylarıyla görebilmelisiniz.  Türk edebiyatı tarihi bir bütündür ve birbirinden bağımsız değerlendirilemez. Bu sebeple, bir dönemi incelerken o dönemin öncesini de bilmelisiniz. 
2. Dönemin tarihi özelliklerini bilmek işinizi çok kolaylaştıracaktır. Çünkü metin ve zihniyet birbirinden bağımsız değildir. Mesela İstibdat Dönemi,Servet-i Fünun Edebiyatını şekillendirmiştir. Bu sebeple, İstibdat Dönemi bilinmeden çalışılan bir Servet-i Fünun dönemi tam manasıyla anlaşılamayacaktır.

Sizlere Kısaca bir ders çalışma şablonu vereyim:

1. Dersimizin konusu Servet- i Fünun Dönemi Türk Şiiri olsun,

a. Öncelikle Servet-i Fünun dönemini oluşturan şartları anlamak için, 1895- 1901 yılları arasına ait bilgileri öğrenebileceğimiz bir tarih kitabından faydalanmamız gereklidir.
b. Sonrasında Tanzimat dönemi Türk şiirini kısaca çalıştıktan sonra, Servet-i Fünun dönemini oluşturan şartları çalışırız.
c. Servet-i Fünun dönemi Türk şiirini çalışmak için şairlere yakından göz atarız.
ç. Şairlerin hayatlarını, özelliklerini ve son olarak en önemlisi şiirlerini inceleriz.
d. Son olarak dönemin şiir özelliklerini çalıştıktan sonra konu ile ilgili çalışma kağıtları doldurur varsa test sorusu çözeriz.

Tanzimat Edebiyatı Dersine Ait Püf Noktalar

1. Tanzimat edebiyatına çalışmadan önce genel hatlarıyla dönemin özelliklerini bilmek hem sanatçıları hem de eserlerini anlamayı kolaylaştıracaktır. Tanzimat edebiyatını oluşturan şartlar ve devamında nasıl geliştiğini iyi değerlendirmek gereklidir. Bunun için de bir edebiyat tarihi kitaplarını karıştırmak bu döneme ait ders notlarını okumak gereklidir.
2. Bu döneme adını veren "Tanzimat Fermanı" hakkında kısaca da olsa bilgi sahibi olmak gereklidir. Bir kaç maddesini okuyarak fikir sahibi olmaya çalışın.
3. 1. dönem ve 2. dönem olarak ayırdığımız sanatçıları ayıran özellikleri iyi bilmek gereklidir. Bu aynı zamanda tüm Tanzimat edebiyatını anlamayı kolaylaştıracaktır. Karşılaştırma yapmak en iyi öğrenme metotlarından birisidir. Siz de öyle yapın. İki dönemin sanatçılarını karşılaştırın.
4. Hemen her sanatçıya ait bir eserden kısa da olsa bir parça okumak ve o sanatçıya ait özellikleri o parçada bulmak işinizi çok kolaylaştıracak ve devamında unutmamanızı sağlayacaktır.
5. Bu dönem edebiyatımıza ait bir çok ilkin olduğu dönemdir. O nedenle ezberlerinizi unutmamak adına sık sık bu ilkleri hatırlamakta fayda var.

Kolay Gelsin...

22 Ekim 2015 Perşembe

Neden Çok Fazla "Türkçe" Yanlışı Yapıyoruz?

Öğrencilerin son yıllarda yapılan üniversite sınavlarında Türkçe netleri  düşmeye başladı. Geçen sene Türkiye birincisi olan bir öğrencinin 3 Türkçe yanlışı olduğu gerçeğinden hareket edersek, sınav içerisindeki en belirleyici dersin Türkçe olduğunu söylemek sanırım zor olmayacaktır.
Bunun tabi ki tek bir nedeni yok. Müfredatın gereğinden fazla bilgi dolu olması, öğrencilerin kitap okumaması ve soruların da çok daha soyut ve subjektif olması elbette bunun bir kaç sebebi ;ama bunlar sadece görünen sebepler, asıl olarak neden 'Türkçe' yapamadığımızın sebebi bu değil.
Daha önceki bir yazımda, bu sene çalıştığım okulda Münazara Kulübü çalıştırdığımı paylaşmıştım. Geçen haftalarda öğrencilerle yaptığımız çalışmalarda gördüm ki kendilerini ifade edecekleri kelimeler bulmakta çok zorlanıyorlar. Unutmayalım ki, insanlar kelimelerle düşünürler. Ne kadar çok kelime bilirsek o kadar çok düşünür ve ortaya bir ürün ancak böylece koyabiliriz. Bilimsel manada gelişmiş ülkelerin aynı zamanda edebiyatlarının da gelişmiş olması bu nedenle bir tesadüf değil.
Tabletler, bilgisayarlar, akıllı telefonlar bizi hazırcılığa, kolaycılığa alıştırıyor. Bilgi artık bir tık ötemizde evet, bu yüzden de düşünmüyor aklımıza takılan bir şeyi, sadece bir kaç saniye harcayarak öğreniyoruz ki bu da bilgiyi yine bir kaç saniye içerisinde unutmayı kolaylaştırıyor elbette.
Yazdığım bu yazıyı bile okumakta zorlanan, hatta sıkılıp sonuna kadar okumayacak olan bir sürü öğrenci olacaktır.  Ama ne kadar da güneşi balçıkla sıvasak netice değişmeyecektir.
Düşün(e)meyen bir nesille karşı karşıyayız. Ödevlerini onların yerine aileleri yapıyor, dersleri okulda öğretmenleri anlatıyor. Pasif öğrenci, aktif öğretmen\aile gerçeğiyle karşı karşıyayız. Denemekten korkan belki de denemeye üşenen öğrenciler, zamanla tembelliğe alışarak tamamen kolaycılığa kaçıyorlar. Kalite günden güne azalıyor. Aynı zamanda üniversitede 2.sınıf öğrencisi olan ben, size işin mutfağından birisi olarak söylüyorum ki üniversiteye gelen öğrenciler de maalesef içi boş, hemen kolayına kaçan bir öğrenci grubu. Ders notlarını alıp ezberleyerek geçtikleri derslerden kendilerini başarılı sanıyorlar. Ama gerçek dünya görünenin aksine çok daha karışık ve zor.
Bütün başarısını yaptığı test sonuçlarıyla eşdeğer gören bir öğrenci, bir konu hakkında 5 dk. konuşmasını istediğimde 'apışıp' kalıyor. Gözleri direkt olarak şıkları arıyor. "- Hocam, beş şık içerisinden istediğiniz cevabı seçebilirim; ama sıfırdan cevap üretmek mi? (!)" Ne kadar trajikomik de olsa gerçek bu. İleri değil maalesef topyekun geriye gidiyoruz. "- Hocam, sürekli oku diyorsunuz; ama piyasada hep okumayan insanlar para kazanıyor, buna ne diyeceksiniz?" sorusuna o kadar fazla muhatap kalıyorum ki, maalesef bir öğretmen olarak, buna verecek cevap bulmakta kimi zaman zorlanıyorum.
Biliyorum, başlığın anlattığı konudan uzaklaştım. Türkçe yanlışı fazla olan öğrenciler belki bir çare bulurum ümidiyle yazıyı okudular. Ama size söyleyebileceğim 'yeni bir yol' yok. Okumadığınız, okuduklarınızı düşünmediğiniz sürece başaramayacaksınız. Hala sınav için önünüzde uzun bir zaman var. Her gün yarım saatinizi okumaya ayırsanız, bu sizden bir zaman çalmayacak aksine size çok şey kazandıracaktır. Hemen her sene tecrübe ediyoruz. Sadece paragraf sorusu çözdüğü halde bir dünya hata yapan öğrenciler, en sonunda hatayı başka yerde aramaya başlıyor. Bence, hatanın size ait olduğu gerçeğini kabul ederek bir yerlerden başlayabilirsiniz.
Gerçekten de bu konuda yolunu kaybetmiş öğrenciler, benimle irtibata geçebilirsiniz. Size seve seve doğru yolun tarifini verebilirim.
fsedatyilmaz@gmail.com

18 Ekim 2015 Pazar

Lise Bitmeden Okunması Gereken '47' Kitap

YAZAR
ESER


CEMİL MERİÇ
Bu Ülke
STEPHAN HAWKING
Zamanın Kısa Tarihi
SALINGER
Çavdar Tarlasında Çocuklar
AMIN MALOUF
Doğunun Limanları
AMIN MALOUF
Çivisi Çıkmış Dünya
HANNAH ARENDT
Kötülüğün Sıradanlığı
ENGİN GEÇTAN
İnsan Olmak
JARED DIAMOND
Tüfek, Mikrop Ve Çelik
WILLIAM GOLDING
Sineklerin Tanrısı
MONTAIGNE
Denemeler
NİZAM-ÜL MÜLK
Siyasetname
NİLGÜN UYSAL
İlber Ortaylı Kitabı\Zaman Kaybolmaz
İ. HAKKI SUNATA
İstanbul'da İşgal Yılları
NİHAN KAYA
Gizli Özne
ŞERİF MARDİN
Türk Moderleşmesi
FEYZA HEPÇİLİNGİRLER
Dilin Zaman Dokunuğu Türkçe Günlükleri
ANONİM
Tutiname
BUKET UZUNER
Gelibolu
HİLMİ YAVUZ
Aynalar Ve Zaman
HİLMİ YAVUZ
Budalalığın Keşfi
İSMET ÖZEL
Şiir Okuma Kılavuzu
İSMET ÖZEL
Taşları Yemek Yasak
SELİM İLERİ
İstanbul Hatıraları Kolonyası
SELİM İLERİ
Yıldızlar Altında İstanbul
AZİZ NESİN
Sizin Memlekette Eşek Yok Mu?
BEYDABA
Kelile Ve Dimne
İSMAİL CEM
Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi
İSMAİL CEM
Avrupanın Birliği Ve Türkiye
HERMAN HESSE
Bozkır Kurdu
HERMAN HESSE
Çarklar Arasında
FRANZ KAFKA
Dava
JOSE SARAMAGO
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
SAM SAVAGE
Firmin
STEFAN ZWEIG
Amok Koşucusu
MARCEL PROUST
Kayıp Zamanın İzinde (7 Kitap)
DOSTOYEVSKI
Suç Ve Ceza
DURSUN GÜRLEK
Ayaklı Kütüphaneler
BEŞİR AYVAZOĞLU
Yahya Kemal: Eve Dönen Adam
BEŞİR AYVAZOĞLU
Kahveniz Nasıl Olsun?
MURAT BELGE
Türkiye Dünyanın Neresinde?
PEYAMİ SAFA
Doğu- Batı Sentezi
ERIC HOBSWAM
Kısa 20. Yy Tarihi
EDWARD SAİD
Şarkiyatçılık
YUSUF AKÇURA
Üç Tarz-I Siyaset
İLBER ORTAYLI
İmparatorluğun En Uzun Yüz Yılı
NURETTİN TOPÇU
Bugünkü Türkiye
BERNARD LEWIS
Modern Türkiye'nin Doğuşu

17 Ekim 2015 Cumartesi

Münazara Günlüğüm

Çalıştığım okulda bu sene münazara kulübünü çalıştırıyorum. Geçenlerde okulda, öğrencilerime kulübü tanıtan bir sunum yapmak için, araştırma yaparken aklıma şöyle bir soru takıldı : " Acaba, Türkiye münazara şampiyonları şimdilerde ne yapıyorlar?"
İnternette kısa bir araştırma sonrasında son beş yılın şampiyonlarına, Türkiye'nin en iyi münazaracılarına ulaştım. Onlarla sohbet ettim ve şimdilerde neler yaptıklarını bizzat kendilerine sordum.
Son 5 şampiyonun 4'ü Amerika'da 1'i İngiltere'de!
Son 5 şampiyonun şimdilerde dünyanın en iyi üniversitelerinde okuyor olması sanırım tesadüften uzak bir başarı olsa gerek. Bu okullara kabul almalarında ne gibi aşamalardan geçtiklerini sorduğumda hemen hepsi ortak cevaplar verdi: " SAT puanımız yüksekti, dil sınavında da başarılı olmuştuk; ama buraya başvuran her adayın aşağı-yukarı seviyesi aynı olduğu için, münazara önemli bir ayırt edici faktör oldu."
İngiltere'de Hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi olan Ekin, diğer adıyla 'İngiliz Parlementerler Sistemi' de olan münazaranın, üniversiteye kabul almasında çok önemli bir rol oynadığını ısrarla vurguladı.
Münazara yarışmalarında tanıştıkları arkadaşlarıyla yaptıkları konuşmaların onları yurtdışı eğitimi konusunda yüreklendirdiğini de söyleyen Ekin, hala o insanlarla arkadaşlık yaptığını, onlarında başta Türkiye olmak üzere dünyanın en başarılı üniversitelerinde okuduğunu belirtti.
Hangi üniversiteler yok ki arkadaş listesinde, Chicago University, Yale University, Harvard University vd.
Münazara eğitimi, zor ve yorucu bir süreç, evet. Ama karşılığında alacağınız başarının da o denli büyük olduğunu söylememe gerek yok, sanırım . Henüz lise çağında, yazılıdan yazılıya ders çalışarak başarılı olduğunu sanan bir grup öğrencinin ya da sadece YGS-LYS netleriyle kendisine hedef çizen öğrencilerin olduğu bir yerde, siz günlük olarak gazete takip edecek, demokrasi gibi, hukuk gibi, feminizm gibi kavramları öğrenmeye çalışacaksınız. Kulağa biraz delice (!) geliyor sanki.
Öğrencilerime sık sık şu soruyu sorarım. "Neden, İngiltere  büyük elçisi gelecekte sen olmayasın? ya da Turkcell'in 15 yıl sonraki CEO'su? Hemen heyecanlanırlar ve evet derler, olmak istiyorum!
Peki, derim o halde, seni diğerlerinden farklı kılan nedir? Neden 'sen' olmalısın? Onca insan varken? Seni diğerlerinden ayıran nedir?
Münazara öğrenciye düşünmeyi, tartışmayı her şeyden öncede dinlemesini öğretir. İyi bir araştırmacıdır münazara öğrencisi, duyduğu hiç bir şeyin doğruluğunu araştırmadan kabul etmez. Soru sorar. Özgüveni yüksektir. Hakkını yedirmez. Hak da yemez. Henüz lise çağında çevresine karşı bir hassasiyet edinir, Sorunları görmezden gelmez, çözümün bir parçası olmak adına çaba sarf eder.
Neden gelecekte BM'de Türkiye'yi temsil eden sen olmayasın?
Kendine bu soruyu sor, devamında da beni diğerlerinden farklı kılacak olan ne diye sor?
Münazara dipsiz bir kuyudur. Birisine entellüktüel derinlik kazandırmak zaman ister. Asla da bitmeyecek bir serüvendir bu. Bir yerlerinden başlamak isteyen olursa, kapım sonuna kadar açıktır. Her türlü sorunuza, elimden gelen bir şey varsa yapmaya hazırım.

16 Ekim 2015 Cuma

Psikoloji Okumak İsteyenler için Güncel Netler

Sizlere 2015 yılında sınava giren bir öğrencimin netlerini paylaşmak istedim. Kendisi şimdilerde Bahçeşehir Üniversitesi'nde %50 burslu olarak Psikoloji okuyor.

YGS NETLERİ:

Türkçe: 30
Sosyal:26
Matematik: 12
Fen: 0

YGS-5: 102,505
YGS-6: 182,853

LYS NETLERİ:

Matematik: 19
Geometri: 7,50
Edebiyat: 48,75
Coğrafya: 17
Tarih: 25
Felsefe: 19,25

TM-3: 15,750
TM-2: 27,291

Unutmayın ki bunlar 2015 senesi netleri. Yani bu, şu anlama gelmiyor: "Bu sene de böyle netler yapan birisi, burayı kazanacak." Size bir hedef olsun istedim. 
Özellikle dikkat etmenizi istediğim şey burada, 100 küsur binlerden 15 küsur binlere inip istediği, hedeflediği yeri kazanması.
Umarım, sizler de kendi başarı hikayelerinizi yazarsınız.
Şimdiden hepinize başarılar diliyorum.

11 Ekim 2015 Pazar

Bir Lise Öğrencisiyim, Ne Yapabilirim?



Küreselleşen dünyada rekabet her geçen gün biraz daha zorlaşsa da, doğru yönlendirme ve motivasyon işleri olabildiğince kolaylaştırıyor. Fakat maalesef yönlendirme yapacak kişilerin de mevcut bilgi eksikliği, öğrencilerin kafa karışıklığına neden oluyor. Ülkemizde başarının tek ölçeği olarak da bize YGS\LYS başarısı kalıyor. Her yıl 2 milyonu aşkın öğrencinin girdiği bu sınavdan sonra bölümlerine yerleşen öğrenciler, üniversitede de aradığını bulamayarak ya da kendilerini yeterince donatamadan iş hayatına atılmak durumunda kalıyorlar. Akabinde bir dizi zorluklar hayatlarını çekilmez hale getiriyor. Temelde alınacak bir takım önlemler gelecekte sizlere önemli bir avantaj sağlayacaktır.
Peki, bizler lise öğrencileri olarak neler yapabiliriz?
Öncelikle bu yaşların getirdiği zorlukları kabul ederek yazıma başlamak istiyorum. Kafa karışıklığı, gelecek kaygısı ve doğru yönlendirme yapacak rehberlerin olmayışı sizleri, karanlık yollarda el yordamıyla yürümeye zorluyor. Bu yazımla birlikte dünyanıza, küçük de olsa bir ışık yakabilirsem ne mutlu bana.
Küreselleşen dünya artık hepimizin malumu, bugün en uzak ülke bir uçak yolcuğu uzaklığında. Rakiplerimiz sınıflarımızda okuyan ya da şehrimizdeki, ülkemizdeki diğer öğrenciler değil. Bugün artık rakiplerimiz; Çin’de, Tayvan’da, Rusya’da, G. Kore’de ya da Amerika’da ya da herhangi bir ülkede okuyan bir öğrenci. O nedenle, bizler de oyunu kurallarına göre oynamak zorundayız. Küresel çapta iş yapabilmek için en az onlar kadar donanımlı olmak zorundalıktan da öte ihtiyaç haline geldi aslında. PISA sınavlarının sonuçları ilgilenenlerin malumudur. 44 ülke içerisinde 43. veya 42. sıradayız. Bu da bize gösteriyor ki acilen önlem almazsak neticesinde, 3.dünya ülkesi olarak bu oyundaki yerimizi alacağız.
Birkaç öncelik belirledim, şimdi sizlerle bunu paylaşmak istiyorum.
1.       Okumak zorundayız, çünkü okumuyoruz. Roman, hikâye, tiyatro, siyasi- politik eserler veya gazete- dergi. Ne bulursak okumak zorundayız. Dünyada ortaöğretim öğrencilerinin yıllık kitap okuma oranları ortalama 15-16 kitap arasındayken bizde maalesef 0,2 gibi korkunç bir oran bulunmakta.
2.       Ulusal- Uluslararası yarışmalar, sınavlara daha fazla katılım göstermeliyiz. Kısaca size bu yarışmalardan bahsedeyim.
2.1. ULUSAL YARIŞMALAR:
A.      TÜBİTAK ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ PROJE YARIŞMASI: Her yıl düzenlenen bu yarışmaya öğrenciler, Matematik, Fizik, Uygulamalı Fizik, Bilgisayar, Kimya, Biyoloji, Sosyoloji, Tarih, Psikoloji ve Türk Dili Edebiyatı alanlarından istediği birisinde bir proje hazırlayarak katılabilir. Türkiye’de liseler arası düzenlenen en prestijli yarışmaların başında geliyor. Okulunuzdaki öğretmenlerle veya benimle irtibata geçerek nasıl proje hazırlayacağınızı öğrenebilirsiniz. Size bu konuda her türlü desteği vermeye hazırım.
B.      LİSELER ARASI MÜNAZARA YARIŞMASI: Her yıl çeşitli kategorilerde ve sponsorluk altında yapılan bu yarışmalarda öğrenciler bir fikir etrafında görüşlerini belirterek, onu ya çürütmeye ya da savunmaya çalışırlar. Okulunuzda bir münazara takımı kurarak siz de bu yarışmalara katılır ve kendinizi- okulunuzu temsil edebilirsiniz.
C.      BAYER LİSELER ARASI BİLİM YARIŞMASI: Bayer malum büyük bir Alman ilaç markası. Her yıl düzenlediği yarışmalarda aslında geleceğin bilim adamlarını arıyor. Daha detaylı bilgi için: “www.bayer.com.tr/ebbsc/cms/tr/Liselerarasibilimyarismasi.html”
D.      LİSELER ARASI KISA FİLM YARIŞMASI: Merakı olanlar için büyük bir fırsat. Bir tema- konu etrafında çekeceğiniz kısa filmler sizi geleceğin büyük yönetmenleri arasına sokabilir. Her yıl farklı birçok kurum bu yarışmayı düzenliyor. Kısa bir araştırma yaparsanız eminim hepsini bulabilirsiniz.
E.       FOTOĞRAF YARIŞMALARI: Yine kısa film gibi merakı olanlar için bu alanda değerlendirilebilir. Artık herkesin elinde malum akıllı telefon her gün onlarca fotoğraf çekiyorsunuz, belki de sizin de bilmediğiniz büyük bir yeteneğiniz var bence denemeye değer.
F.       LİSELER ARASI FELSEFE OLİMPİYATI: 1996 dan beri her yıl düzenlenen bu yarışma Türkiye’nin en prestijli yarışmaları arasında.
G.     ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ENERJİ VERİMLİLİĞİ YARIŞMASI: TUBİTAK tarafından düzenlenen bu yarışma son yıllarda oldukça önem kazanan bir yarışma. Fikrini geliştir ve katıl.
H.      KABATAŞ LİSESİ ÖMER SEYFETTİN ÖYKÜ YARIŞMASI: İstanbul’da okuyan öğrenciler için yapılan bu yarışmada geleceğin yazarları aranıyor.
İ.        SAİT FAİK ÖYKÜ YARIŞMASI: Darüşşafaka Lisesi’nin düzenlemiş olduğu bu yarışma ile geleceğin yazarları aranıyor.

2.2. ULUSLARARASI YARIŞMALAR:
A.       DESTINATION IMANIGATION: Amerika merkezli düzenlenen bu yarışmada 8 farklı challenge ( meydan okuma ) var:  Techinal, Scientific, Structural, Fine Arts, Improvisational, Service Learning, Early Learning, Instant Challenge. Detaylı bilgi için: “www.destinationimagination.org”
B.      MOSTRATEC: Brezilya’da düzenlenen dünya bilim şenliği. Ülkemizde de her yıl katılımın yoğun olduğu bu yarışmada, ülkemizin dereceleri de bulunmaktadır. Özellikle yurtdışında üniversite okumak isteyenlerin yakından takip etmesini tavsiye ederim. Detaylı bilgi için: “www.mostratec.com.br”
C.      DÜŞ ÇİZGİSİ: Düş  Çizgisi sekiz yıl önce uluslararası bir olimpiyat olma heyecanı ve azmiyle Türkiye'de düzenlenmeye başlandı. Çizgisinden sapmadan, ölçüsünden taviz vermeden katılımcılarına daha faydalı olabilme düşüncesiyle çabalamaya devam edildi. Her yıl tasarım alanında ilgililere en doğru, en faydalı bilgileri aktarma, onları dünyanın önde gelen akademisyen ve tasarımcıları ile bir araya getirme düşüncesiyle ileriye dönük çalışmalar yapıldı. Detaylı bilgi için: “www.duscizgisi.com
D.      GOOGLE SCIENCE FAIR: Geçen sene bir Türk öğretmen bu yarışmada Dünyanın En İyi öğretmeni unvanını kazandı. Oldukça prestijli ve Google destekli bir yarışma.
E.       INSPO ( International Science Project): Okyanus kolejinin düzenlemiş olduğu Uluslarası Bilim yarışması. 

Arada unuttuklarım olabilir. Ara ara yine eklemeler yapabilirim. İşte size fırsat kendinize bir ajanda oluşturun katılmak istediğiniz yarışmaları belirleyin ve ne yapmanız gerektiğini araştırın. Merak ettiğiniz ne varsa sormakta çekinmeyin. fsedatyilmaz@gmail.com

3.       Sosyal Sorumluluk Projelerinde yer alın. Çağımızda aranan insanların başında yaşadığı çevreye duyarlı insanlar gelmektedir. Bunun için siz de elinizi taşın altına koyun ve sosyal sorumluluk projelerinde yer alın. Okulunuzda düzenleyeceğiniz bir kermesten tutun da katılacağınız bir derneğe kadar hemen hepsi size büyük kazanımlar sağlayacaktır.


Sabancı vakfının hazırlamış olduğu, farkyaratanlar.org adresini incelemenizi tavsiye ederim. Size ilham verecektir. Her sene bu konuda çalışan ve fark yaratmaya çalışan onlarca insanın hikâyesi. Siz de kendi farkınızı yaratın!

Psikoloji Tercih Etmek İsteyenler Okusun

      
        Son günlerde Hukuk dışında hangi alanlarda tercih yapabiliriz diye sorular gelmeye başladı. Bu konuyla ilgili olarak size bugün burada, psikoloji bölümünden bahsetmek istiyorum.
         Psikoloji okuyan her öğrencinin yanıldığı temel konulardan birisi ya PDR öğretmeni olacakları ya da bir muayenehane açarak hasta tedavi edeceklerini sanmasıdır.
Bu 2 temel yanlışı hemen düzeltmek isterim,
1.       PDR öğretmeni olmak için üniversitelerin PDR alanlarını tercih etmek gereklidir. Psikoloji bitiren birisi pedagojik formasyon almadan öğretmen olamaz.
2.       Muayenehane açıp hasta tedavi edebilmek için TIP fakültesinden mezun olunmalı ve yüksek ihtisas olarak psikoloji alanı tercih edilmelidir.

           Peki, psikoloji okuyan birisi ne yapar?
          Ben kısaca size, bir mezununun ne yaptığını anlatayım ve siz kendiniz karar verin.
Bilgi üniversitesinden mezun bir öğrenci yüksek lisans bitirme tezi olarak psikoloji alanında bir alet tasarlar. Bu aletin amacı reklam filmi izleyen insanların, filme verdikleri tepki duyarlılıklarını ölçmektir. İzlediğiniz reklam filmleri karşısında yüz mimiklerinizin oluşturduğu gerilim, sizin o filmi beğenip beğenmediğinizi göstermektedir. Böylece, reklam filminin gerçekten de işe yarayıp yaramayacağı tespit edilebilecektir.  Sonrası bu kişi tasarladığı aletin patenti de alarak bir reklam ajansına bunu satar ve baya yüklü bir miktar para alır. Kısaca burada size anlatmak istediğim, psikoloji insanın olduğu her alanda vardır ve insanla ilgili her işi yapar. Nasıl diyeceksiniz? Mesela bir giyim firmasında yeni tasarlayacakları bir t-shirt için bir psikoloğun fikrini alırlar. Hangi rengin ne kadar fazla tercih edileceği ile alakalı. Ya da kurumsal bazda çalışan bir şirketin personel alım departmanında, işe yeni alınacakların o iş için uygun olup olmadıkları konusunda fikirleri alınabilir. Reklam ajanslarının psikoloji alanından ne kadar faydalandıklarını hiç düşündünüz mü? Burada size örnekleri daha da çoğaltabilirim. Ama psikoloji bilimi hemen her alanın ihtiyaç duyduğu bir bilim dalıdır. Bu nedenle, bu alanda okuyan ve kendisini yetiştiren birisinin iş bulma konusunda hiç de zorluk yaşayacağını düşünmüyorum. Yeter ki araştırın, düşünün ve farklı olanın peşinden gitmesini bilin.



Daha fazla sorunuz için,

fsedatyilmaz@gmail.com

Bir Eşit Ağırlık Öğrencisi Olarak Matematik Dersiyle Olan Sınavım :)

Bu başlığı açmamın temel sebebi, yıllardır gerek derslerine girdiğim öğrencilerim olsun gerek özelden bana mail, whatsapp mesajı vs. ile mes...