"Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz." -Herakleitos.
Değişen ve gelişen dünyada, teknolojinin çok hızlı gelişmesi
ve toplumların yeni ihtiyaçlarının ortaya çıkması, beraberinde eğitim
örgütlerinin de bu değişimden nasibini almasını sağlamıştır. Şüphesiz son yirmi
yılda değişen dünya, bizlere gelecek yirmi yılın da ne denli hızlı ve çeşitli
yönlerden zenginleşeceğinin önemli ip uçlarını vermektedir.
Eğitimin bu değişimde en önemli rolü alacağı su götürmez bir
gerçek. Önemli olan bu gerçeğin karşısında bireylerin takınacağı tavır; fakat "sistem"
kendi içerisinde bireyler için en önemli sorun olmaya devam ediyor. Hemen her gün değişen sistem, öğrencinin takibini
yapmaya çalışırken harcadığı emekten başka bir işe yaramıyor maalesef.
Her gün değişen sistem ya da bir başka şey, aslında başarıyı
etkileyen bir faktör değildir. Başarının anahtarı bireyin bizzat kendisinde saklıdır.
Kulaklarını etraftan gelen gürültüye tıkayan birey sadece, kendisine
odaklanırsa başarıyı da beraberinde getirecektir.
Başarıya ulaşmak kolay bir süreç değildir; yapılması
gerekenler hem zahmetlidir hem de sıkıcı. Ama nihayetinde elde edilecek başarı
için katlanılması gereken bir zahmettir bu. O halde nedir bireyi başarıya
götürecek bu yollar, birlikte inceleyelim;
1. Somut Hedefleri
Olmalı Bireyin;
Yapılan bir
araştırmaya göre "başarılı" insanların %66'sının bir hedefi olduğunu
ve güne hedeflerine odaklanarak başladıklarını gösteriyor.
"Başarısız" insanların ise sadece %6'sı hedef sahibi. -Nat Geo People
İnsanların en sık düştüğü hatalardan birisi de hedeflerini
somutlaştıramamalarıdır. Hedefler, somut olmalı, net olmalı ve bu yolda hemen hiç bir detay atlanmadan belirlenmiş
olmalıdır. Kişinin her zaman bir B, C, D planı olmalıdır ki ilk hüsranda
yolundan dönmesin. Unutulmamalı ki, bu yol uzun ve gidilmesi zor olacaktır;
zaten diğer türlüsü hedefin ne kadar kolay ulaşılabilir olduğunu gösterir.
Hedefler belirlenirken, kişi yeteneklerini ve
kabiliyetlerini göz önünde bulundurmak zorundadır. Ulaşılamayacak hedefler
sadece zaman çalan uğraşlardır. Hedefe adım adım yaklaşılmalı ve her bir adımda
durup geride attığı adım incelenmelidir.
Hedefler nasıl
belirlenmelidir?
Hedefin kararını kişi kendisi vermelidir.Ailelerin
düştükleri maalesef en büyük hata budur; "öğrencinin yerine hedef
belirleme". Aile elbette kendi fikirlerini söyleyecektir; ama
unutulmamalıdır ki ulaşılacak "hedef" karşınızdaki bireye ait bir
hedeftir. Bu konuda en sağlıklı yöntem "ortak akıl" yöntemi
olacaktır.
Hedeflerin belirlenmesinde birinci şart daha önce söylediğim
gibi, yeteneklere ve kabiliyetlere uygunluk olmalıdır. Sonrasında ise belirlenen
hedefe nasıl ulaşılacağı yönünde hiç bir detay atlanmadan bir yol haritası
çizilmelidir. Hangi adımda ne yapılacak önceden belli olursa, o adımın daha
hızlı ve sağlıklı bir şekilde aşılması sağlanacaktır.
Kişi kendisine şu soruların cevabını vermelidir: Neden bu
hedefi istiyorum? Bu hedefi nasıl elde edeceğim? Bu hedefi elde ettikten sonra
ne olacak?
Hedefe ulaşmada
sabır!
Günümüzün en önemli sorunlarından birisi de maalesef,
zamanın artık eskiye nazaran çok daha değerli olmasıdır. Kaybedilen her bir
zaman kişinin aynı zamanda sabrını da zorlamakta ve hedefinden uzaklaşmasına
neden olmaktadır. Ama unutulmamalıdır ki, hedefe ulaşmanın yegane kuralı
"sabır" da gizlidir. Başka hiçbir şey buna çare olamayacaktır. Hedefe
odaklandıktan sonra kişi atacağı her bir adımı emin adımlarla atabilmek için
sabrı kendisine öğütlemelidir.
2. Analiz Yapabilme
Kabiliyeti Olmalı
Biliyorum ki, bu söylediğim çok zor ve bir o kadar da
yıpratıcı bir süreç. Fakat artık, günümüzde değişen koşullar beraberinde yeni
şartları da doğurmuştur. Bunların içerisinde şüphesiz en önemlisi de
"analiz kabiliyeti" olan bireylere duyulan ihtiyaçtır. Sadece okumak,
izlemek, dinlemek vs. artık yeterli değildir. Bu eylemleri yaparken aynı
zamanda "neden ve nasıl"ı sorgulayan bireyler istenmektedir. Bu, birden
kazanılabilecek bir kabiliyet değildir elbette. Gerçek anlamda sabır ve
çalışmayı gerektirir; fakat kazanıldığı andan itibaren de kişinin hayatını
kolaylaştıracak en önemli etken olacaktır.
Her Kitap Okuma Bir
Okuma Değildir!
Bizlere uzun yıllar sadece kitap okunulması gerektiği
söylendi; fakat asla arkasında yatan gerçek söylenmedi. Neden kişi kitap
okumalı? Kitap okumanın ne gibi faydaları vardır? Boş zaman aktivitesi olarak
görüldü ya da yapması gereken bir görevi yerine getirmeyen bireyi cezalandırma
aracı.
Analiz kabiliyetinin oluşmasını sağlayan en önemli çalışma
şeklidir kitap okuma. Ama nasıl?
Bir elinizde kalem
diğer elinizde de not defterinizle.
Altını çizerek değil, altını çizdiklerinizi yeniden
yorumlayarak okumalısınız. Yazarın yazdıklarını tasdiklemek size bir şey
kazandırmayacaktır. Önemli olan yazarın orada ne yazdığını anlamaya
çalışmaktır.
Bu örnekleri sadece kitap okuma üzerinde değil, film izleme
ya da bir müzik parçasını dinleme için de verebiliriz. Bilinmesi gereken
yaptığımız faaliyetlerin neden ve nasıllarını sorguladığımız sürece analiz
kabiliyetimizin gelişecek olması.
3. Sosyal Yönü
Kuvvetli ve Karar Sahibi Bireyler Başarılı Olacaktır.
Sizlere, iki sene önce Boğaziçi Üniversitesi'nde katıldığım
bir konferanstan aldığım notları aktarmak istiyorum.
Konu: "Başarılı Bir Geleceğe Adım İçin Kulüplerin
Taşıdığı Önem"
Konuşmacı bizlere gelecek dünyasında sosyal yönü gelişmiş
bireylerin ne kadar önemli bir role sahip olacaklarını anlattıktan sonra
yaşanmış bir iş tecrübesini bizlerle paylaştı. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri
Mühendisliği mezunu bir öğrenci iş başvurusu yaptığı bir şirkette mülakata
çağırılır. Beraberinde üniversite diploması, üniversitede okurken aldığı
sertifikaları ve referans mektubunu alarak mülakata gider. Zannetmektedir ki
kendisine alanıyla ilgili sorular sorulacak. Fakat, böyle olmaz. Mülakatı yapan
kişi: -CV'ni inceledik ve başarılı olduğunu görüyoruz. O nedenle, sana alanınla
ilgili sorular sormayacağız. Soracağımız sorular şunlar: Okul zamanı hangi sosyal kulübe üyeydin? Bu sosyal kulüpte hangi
pozisyonda görev yaptın? Senin üye olduğun süre içerisinde kulübünüz bir krizle
karşılaştı mı? Bu kriz anında sen
pozisyonun gereği nasıl bir önlem aldın?
Sanırım, sosyal yönü güçlü bireylerin ne denli önemli
olduğunu anlatmak için çok fazla söze gerek yok. Hayatın hemen her alanında
sosyalleşmek artık kaçınılmaz bir durum. Başarı sanılanın aksine bu yolda
yalnız başına yürüyenin değil, bu yolu diğer başarılı insanlarla birlikte
yürüyenlerin olacaktır. Bu nedenle, başarı için öğrencilerin kendi
kabiliyetlerine uygun bir sosyal kulüp belirlemesi ve bu alanda aktif rol
alması gerekmektedir.
Niagara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hung P.
Le'nin bir konferansında anlattığı kısa bir anekdotu paylaşmak istiyorum: "Bizlere, sadece notları yüksek değil
aynı zamanda sosyal yönü de kuvvetli öğrenciler lazım. Üniversitemize başvuru
esnasında başarılı öğrencilere sorduğumuz ayırt edici mülakat sorularından
birisi de: Hayatınızda hiç bir sosyal yardım kuruluşu adına çalışma yaptınız
mı? Mesela evsiz çocuklar hayrına bir kermes düzenlediniz mi?"
Başarılı bir çok üniversitenin öğrenci alımında veya ciddi
bir çok şirketin personel ihtiyacını belirlerken dikkat ettikleri bu husus,
tesadüften uzak bir çalışmanın ürünüdür. Unutulmamalıdır ki, sosyal hayatına
değer veren birey, kendisine değer vermektedir; kendisine değer veren birey ise
yaptığı işe değer verecektir. Böylece, kişiyi diğerlerinden ayırt etmek her
zaman daha kolay olacaktır.
4. Yeni Dünya
"Kendi Vatandaşı" Olacak Bireyler Aramaktadır.
Küreselleşen dünya ile sınırlar harita üzerindeki bir kaç
çizgiden ibaret kalmaya mahkum. Değişim kendisini ufak ufak hissettirse de
yakın gelecekte sınırların bir anlamı kalmayacak. O gün geldiğinde ise dünya
vatandaşı olmaya hak kazanmış bireyler iş dünyasında gerçek başarıyı
yakalayacaklardır.
Dünya vatandaşı olmanın yegane kuralı ise yabancı dil bilme
zorunluluğudur. Kişi ne kadar çok yabancı dili konuşabilirse o denli dünya
vatandaşı olmaya namzet demektir. Unutulmamalıdır ki, günümüzde birden fazla
yabancı dil konuşabilen bireyler, iş dünyasında özellikle istenmektedir. Bunun
için de öğrencilerimizin yabancı dil ihtiyacını karşılayacak önlemler almak
adına radikal adımlar atılmalıdır.
5. Bir Hobiniz Olsun.
El
sanatları ile uğraşmak, mum yapmak, doğa
yürüyüşlerine çıkmak, resim yapmak, fotoğraf çekmek, düzenli spor yapmak, bir
müzik grubuna katılmak, koleksiyon yapmak, yelkencilik ile ilgilenmek, ahşap
işleri ile uğraşmak, maket yapmak..Birbirinden ilginç
yüzlerce hobi saymamız mümkün. Peki, hobinin ne gibi bir faydası
olacaktır? İşte size bir hobi edinmek için beş önemli neden.
1. Kendimizi
gerçekleştirir ve ifade ederiz. Yaptığımız işten ya da insanların bize
yüklediklerinden fazlasıyızdır. Hobimizi seçerken gerçekten yapmak istediğimize
odaklanırız. Bunu yaparken özümüze yakınlaşırız. Gönülden seçtiğimiz hobimiz,
kendimizi ifade etmek için kullandığımız yollardan biri olur.
2. Buluş gücümüz ve yeteneklerimiz gelişir. Hobimizde
daha fazla ustalaşmak için harcadığımız emek yeteneklerimizi geliştirirken,
öğrendiklerimizi farklı şekillerde kullanma arayışımız ise buluş gücümüzü geliştirir.
3. Zaman yönetimimiz gelişir. Düzenli olarak hobimize
zaman ayırmaya çalışmak zamanımızı daha iyi yönetmemizi sağlar. Zaman
yönetimimizin gelişmesi günümüzü daha iyi organize etmemize yardımcı olur. Daha
iyi bir zaman yönetimi ile daha verimli yaşarız.
4. Öz disiplinimiz gelişir. Hobimizde ustalaşmak üzere
yapacağımız özenli çalışmalar ve harcadığımız emek, öz disiplinimizi
arttıracaktır. Güçlü bir öz disiplin ile yaşamımızın diğer alanlarında da
amacımıza daha kararlı bir şekilde yürürüz.
5. Öz güvenimiz artar. Güzel bir resim yapmak, bir koro
ile konsere çıkmak, eviniz için bir kitaplık yapmak başarmanın ve üretmenin
hissiyle birlikte özgüvenimizi arttırır. Bu öz güvenin artılarını özellikle iş
yaşamımızda hissederiz.
Sedat Yılmaz
Eğitim
Danışmanı