15 Ağustos 2014 Cuma

Dershaneler Kapatılıyor, Ya Sonra?


Dershanelerin kapatılacağının açıklanmasıyla birlikte veliler ve öğrenciler tarafından hep aynı soru sorulmaya başlandı: Peki, Şimdi ne olacak?
Dershanelerin 2015 Eylül’de kapatılmasıyla birlikte eğitimde bir dönem sona ermiş olacak; fakat hali hazırda devam eden sistem dershaneleri gerekli hale getiriyor. Peki, bu durumda öğrencileri bekleyen süreç nedir?
MEB Bakanı Nabi Avcı, devlet okullarının hafta sonlarında veya okul çıkışlarında ek takviye yapabileceğini duyurdu. Halk eğitim merkezlerinde veya akşam okullarında da takviye isteyen öğrencilere kurslar verilebilecek.
Özel sektör ise bu ihtiyacı karşılayabilmek için hali hazırdaki özel okulların yanı sıra yeni bir formül daha oluşturdu: “Üniversiteye Hazırlık Liseleri.
Dershane- Okul karışımı bir formatta eğitime devam edecek bu liselerde, öğrenci üniversiteye hazırlık amaçlı dersler görecek, ağırlık olarak teste dayalı bir eğitim alacak. Müzik, Beden Eğitimi, Resim gibi dersler yerine Matematik, Türkçe, Fizik gibi derslerin takviyesi yapılacak. Böylece, öğrenci eksik olduğu derslerin takviyesini, yine okuldayken alabilmiş olacak. Sınıfların kur sistemine dayalı olarak oluşturulacağı bu sistemde temel mantık rekabet üzerine kurulmuş olacak.
Lise sıralarından başlayarak mesleki yönlendirme yapılacak olan bu okullarda, öğrenciler üniversiteyi kazanma temeline dayanan bir sistem ile okul hayatlarına devam edecekler. Bahçeşehir/Uğur Eğitim Kurumu Başkanı Enver Yücel'in bu okullar için yaptığı açıklamayla yazıma devam etmek istiyorum: “Okullar arası kalite farkı var. Ama herkes aynı sınava giriyor. Bu nedenle geri kalanlar eksiklerini gidermek için yeni yollar arıyor. Bu model sayesinde dershane ya da özel derse gerek kalmadan üniversiteyi kazanmak mümkün olacak. Ücretleri de yüksek tutmayacağız ki herkes faydalanabilsin. Eğer devlet velileri destekler, ücretin yarısını öderse önümüzdeki yıl 50 lise birden açmak mümkün. Şu anda 4 bin dershane 2-3 yıl içinde okula dönüşebilir. Ama bu dönüşüm kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni standartlar oluşturması ve bunun için süre vermesi gerekir. Belli seviyedeki fiyatlarla her kesime ulaşılmış olur. Anadolu’da bu ücretler düşebilir.”
Ev ödevi, proje, performans çalışmaları gibi etkinliklerin yapılmayacağı bu okullarda, öğrenciler için başarının “yegâne yolu”  üniversiteyi kazanmak olacak.
Bu okullar için yapılacak yorumlar henüz çok erken olsa da görünen o ki, öğrenciler dershanelerin kaldırılmasıyla birlikte rahatlamak yerine, yepyeni zorlukların kucağında kendilerini bulacak. Fiziksel ve ruhsal gelişimin en yoğun olduğu yıllar olan lise yıllarında öğrenciler, tek amacı üniversiteyi kazandırmak olan bir okulda ne kadar mutlu olacak? Bu sorunun cevabını bizlere gelecek gösterecek.
Yine de eğitim adına yapılacak her bir yatırımın, yeniliğin başta ülkemize ve eğitim sistemimize iyilikler getirmesini dilemek gerekli. Peşin hükümlü olmadan, zamanla birlikte görüp bu okulları değerlendirmek daha mantıklı olacaktır.



 Sedat Yılmaz
                                                                                                                                                                                      Eğitim Danışmanı

12 Ağustos 2014 Salı

Başarının Anahtarı


"Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz." -Herakleitos.
Değişen ve gelişen dünyada, teknolojinin çok hızlı gelişmesi ve toplumların yeni ihtiyaçlarının ortaya çıkması, beraberinde eğitim örgütlerinin de bu değişimden nasibini almasını sağlamıştır. Şüphesiz son yirmi yılda değişen dünya, bizlere gelecek yirmi yılın da ne denli hızlı ve çeşitli yönlerden zenginleşeceğinin önemli ip uçlarını vermektedir.
Eğitimin bu değişimde en önemli rolü alacağı su götürmez bir gerçek. Önemli olan bu gerçeğin karşısında bireylerin takınacağı tavır; fakat "sistem" kendi içerisinde bireyler için en önemli sorun olmaya devam ediyor. Hemen her gün değişen sistem, öğrencinin takibini yapmaya çalışırken harcadığı emekten başka bir işe yaramıyor maalesef.
Her gün değişen sistem ya da bir başka şey, aslında başarıyı etkileyen bir faktör değildir. Başarının anahtarı bireyin bizzat kendisinde saklıdır. Kulaklarını etraftan gelen gürültüye tıkayan birey sadece, kendisine odaklanırsa başarıyı da beraberinde getirecektir.
Başarıya ulaşmak kolay bir süreç değildir; yapılması gerekenler hem zahmetlidir hem de sıkıcı. Ama nihayetinde elde edilecek başarı için katlanılması gereken bir zahmettir bu. O halde nedir bireyi başarıya götürecek bu yollar, birlikte inceleyelim;
1. Somut Hedefleri Olmalı Bireyin;
Yapılan bir araştırmaya göre "başarılı" insanların %66'sının bir hedefi olduğunu ve güne hedeflerine odaklanarak başladıklarını gösteriyor. "Başarısız" insanların ise sadece %6'sı hedef sahibi. -Nat Geo People
İnsanların en sık düştüğü hatalardan birisi de hedeflerini somutlaştıramamalarıdır. Hedefler, somut olmalı, net olmalı ve bu yolda hemen hiç bir detay atlanmadan belirlenmiş olmalıdır. Kişinin her zaman bir B, C, D planı olmalıdır ki ilk hüsranda yolundan dönmesin. Unutulmamalı ki, bu yol uzun ve gidilmesi zor olacaktır; zaten diğer türlüsü hedefin ne kadar kolay ulaşılabilir olduğunu gösterir.
Hedefler belirlenirken, kişi yeteneklerini ve kabiliyetlerini göz önünde bulundurmak zorundadır. Ulaşılamayacak hedefler sadece zaman çalan uğraşlardır. Hedefe adım adım yaklaşılmalı ve her bir adımda durup geride attığı adım incelenmelidir.
Hedefler nasıl belirlenmelidir?
Hedefin kararını kişi kendisi vermelidir.Ailelerin düştükleri maalesef en büyük hata budur; "öğrencinin yerine hedef belirleme". Aile elbette kendi fikirlerini söyleyecektir; ama unutulmamalıdır ki ulaşılacak "hedef" karşınızdaki bireye ait bir hedeftir. Bu konuda en sağlıklı yöntem "ortak akıl" yöntemi olacaktır.
Hedeflerin belirlenmesinde birinci şart daha önce söylediğim gibi, yeteneklere ve kabiliyetlere uygunluk olmalıdır. Sonrasında ise belirlenen hedefe nasıl ulaşılacağı yönünde hiç bir detay atlanmadan bir yol haritası çizilmelidir. Hangi adımda ne yapılacak önceden belli olursa, o adımın daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde aşılması sağlanacaktır.
Kişi kendisine şu soruların cevabını vermelidir: Neden bu hedefi istiyorum? Bu hedefi nasıl elde edeceğim? Bu hedefi elde ettikten sonra ne olacak?
Hedefe ulaşmada sabır!
Günümüzün en önemli sorunlarından birisi de maalesef, zamanın artık eskiye nazaran çok daha değerli olmasıdır. Kaybedilen her bir zaman kişinin aynı zamanda sabrını da zorlamakta ve hedefinden uzaklaşmasına neden olmaktadır. Ama unutulmamalıdır ki, hedefe ulaşmanın yegane kuralı "sabır" da gizlidir. Başka hiçbir şey buna çare olamayacaktır. Hedefe odaklandıktan sonra kişi atacağı her bir adımı emin adımlarla atabilmek için sabrı kendisine öğütlemelidir.
2. Analiz Yapabilme Kabiliyeti Olmalı
Biliyorum ki, bu söylediğim çok zor ve bir o kadar da yıpratıcı bir süreç. Fakat artık, günümüzde değişen koşullar beraberinde yeni şartları da doğurmuştur. Bunların içerisinde şüphesiz en önemlisi de "analiz kabiliyeti" olan bireylere duyulan ihtiyaçtır. Sadece okumak, izlemek, dinlemek vs. artık yeterli değildir. Bu eylemleri yaparken aynı zamanda "neden ve nasıl"ı sorgulayan bireyler istenmektedir. Bu, birden kazanılabilecek bir kabiliyet değildir elbette. Gerçek anlamda sabır ve çalışmayı gerektirir; fakat kazanıldığı andan itibaren de kişinin hayatını kolaylaştıracak en önemli etken olacaktır.
Her Kitap Okuma Bir Okuma Değildir!
Bizlere uzun yıllar sadece kitap okunulması gerektiği söylendi; fakat asla arkasında yatan gerçek söylenmedi. Neden kişi kitap okumalı? Kitap okumanın ne gibi faydaları vardır? Boş zaman aktivitesi olarak görüldü ya da yapması gereken bir görevi yerine getirmeyen bireyi cezalandırma aracı.
Analiz kabiliyetinin oluşmasını sağlayan en önemli çalışma şeklidir kitap okuma. Ama nasıl?
Bir elinizde kalem diğer elinizde de not defterinizle.
Altını çizerek değil, altını çizdiklerinizi yeniden yorumlayarak okumalısınız. Yazarın yazdıklarını tasdiklemek size bir şey kazandırmayacaktır. Önemli olan yazarın orada ne yazdığını anlamaya çalışmaktır.
Bu örnekleri sadece kitap okuma üzerinde değil, film izleme ya da bir müzik parçasını dinleme için de verebiliriz. Bilinmesi gereken yaptığımız faaliyetlerin neden ve nasıllarını sorguladığımız sürece analiz kabiliyetimizin gelişecek olması.
3. Sosyal Yönü Kuvvetli ve Karar Sahibi Bireyler Başarılı Olacaktır.
Sizlere, iki sene önce Boğaziçi Üniversitesi'nde katıldığım bir konferanstan aldığım notları aktarmak istiyorum.
Konu: "Başarılı Bir Geleceğe Adım İçin Kulüplerin Taşıdığı Önem"
Konuşmacı bizlere gelecek dünyasında sosyal yönü gelişmiş bireylerin ne kadar önemli bir role sahip olacaklarını anlattıktan sonra yaşanmış bir iş tecrübesini bizlerle paylaştı. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunu bir öğrenci iş başvurusu yaptığı bir şirkette mülakata çağırılır. Beraberinde üniversite diploması, üniversitede okurken aldığı sertifikaları ve referans mektubunu alarak mülakata gider. Zannetmektedir ki kendisine alanıyla ilgili sorular sorulacak. Fakat, böyle olmaz. Mülakatı yapan kişi: -CV'ni inceledik ve başarılı olduğunu görüyoruz. O nedenle, sana alanınla ilgili sorular sormayacağız. Soracağımız sorular şunlar: Okul zamanı hangi sosyal kulübe üyeydin? Bu sosyal kulüpte hangi pozisyonda görev yaptın? Senin üye olduğun süre içerisinde kulübünüz bir krizle karşılaştı mı? Bu kriz anında sen  pozisyonun gereği nasıl bir önlem aldın?
Sanırım, sosyal yönü güçlü bireylerin ne denli önemli olduğunu anlatmak için çok fazla söze gerek yok. Hayatın hemen her alanında sosyalleşmek artık kaçınılmaz bir durum. Başarı sanılanın aksine bu yolda yalnız başına yürüyenin değil, bu yolu diğer başarılı insanlarla birlikte yürüyenlerin olacaktır. Bu nedenle, başarı için öğrencilerin kendi kabiliyetlerine uygun bir sosyal kulüp belirlemesi ve bu alanda aktif rol alması gerekmektedir.
Niagara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hung P. Le'nin bir konferansında anlattığı kısa bir anekdotu paylaşmak istiyorum: "Bizlere, sadece notları yüksek değil aynı zamanda sosyal yönü de kuvvetli öğrenciler lazım. Üniversitemize başvuru esnasında başarılı öğrencilere sorduğumuz ayırt edici mülakat sorularından birisi de: Hayatınızda hiç bir sosyal yardım kuruluşu adına çalışma yaptınız mı? Mesela evsiz çocuklar hayrına bir kermes düzenlediniz mi?"
Başarılı bir çok üniversitenin öğrenci alımında veya ciddi bir çok şirketin personel ihtiyacını belirlerken dikkat ettikleri bu husus, tesadüften uzak bir çalışmanın ürünüdür. Unutulmamalıdır ki, sosyal hayatına değer veren birey, kendisine değer vermektedir; kendisine değer veren birey ise yaptığı işe değer verecektir. Böylece, kişiyi diğerlerinden ayırt etmek her zaman daha kolay olacaktır.
4. Yeni Dünya "Kendi Vatandaşı" Olacak Bireyler Aramaktadır.
Küreselleşen dünya ile sınırlar harita üzerindeki bir kaç çizgiden ibaret kalmaya mahkum. Değişim kendisini ufak ufak hissettirse de yakın gelecekte sınırların bir anlamı kalmayacak. O gün geldiğinde ise dünya vatandaşı olmaya hak kazanmış bireyler iş dünyasında gerçek başarıyı yakalayacaklardır.
Dünya vatandaşı olmanın yegane kuralı ise yabancı dil bilme zorunluluğudur. Kişi ne kadar çok yabancı dili konuşabilirse o denli dünya vatandaşı olmaya namzet demektir. Unutulmamalıdır ki, günümüzde birden fazla yabancı dil konuşabilen bireyler, iş dünyasında özellikle istenmektedir. Bunun için de öğrencilerimizin yabancı dil ihtiyacını karşılayacak önlemler almak adına radikal adımlar atılmalıdır.
5. Bir Hobiniz Olsun.
El sanatları ile uğraşmak, mum yapmak, doğa yürüyüşlerine çıkmak, resim yapmak, fotoğraf çekmek, düzenli spor yapmak, bir müzik grubuna katılmak, koleksiyon yapmak, yelkencilik ile ilgilenmek, ahşap işleri ile uğraşmak, maket yapmak..Birbirinden ilginç yüzlerce hobi saymamız mümkün. Peki, hobinin ne gibi bir faydası olacaktır? İşte size bir hobi edinmek için beş önemli neden.
1. Kendimizi gerçekleştirir ve ifade ederiz. Yaptığımız işten ya da insanların bize yüklediklerinden fazlasıyızdır. Hobimizi seçerken gerçekten yapmak istediğimize odaklanırız. Bunu yaparken özümüze yakınlaşırız. Gönülden seçtiğimiz hobimiz, kendimizi ifade etmek için kullandığımız yollardan biri olur.

2. Buluş gücümüz ve yeteneklerimiz gelişir. Hobimizde daha fazla ustalaşmak için harcadığımız emek yeteneklerimizi geliştirirken, öğrendiklerimizi farklı şekillerde kullanma arayışımız ise buluş gücümüzü geliştirir.
3. Zaman yönetimimiz gelişir. Düzenli olarak hobimize zaman ayırmaya çalışmak zamanımızı daha iyi yönetmemizi sağlar. Zaman yönetimimizin gelişmesi günümüzü daha iyi organize etmemize yardımcı olur. Daha iyi bir zaman yönetimi ile daha verimli yaşarız.
4. Öz disiplinimiz gelişir. Hobimizde ustalaşmak üzere yapacağımız özenli çalışmalar ve harcadığımız emek, öz disiplinimizi arttıracaktır. Güçlü bir öz disiplin ile yaşamımızın diğer alanlarında da amacımıza daha kararlı bir şekilde yürürüz.
5. Öz güvenimiz artar. Güzel bir resim yapmak, bir koro ile konsere çıkmak, eviniz için bir kitaplık yapmak başarmanın ve üretmenin hissiyle birlikte özgüvenimizi arttırır. Bu öz güvenin artılarını özellikle iş yaşamımızda hissederiz.
Sedat Yılmaz

Eğitim Danışmanı

9 Ağustos 2014 Cumartesi

"Geleceği Google'dan Görmek"


ABD'li iki bilgisayar mühendisinin 1998'de Kaliforniya'da kurdukları Google şimdilerde, sadece bir arama motoru olmaktan öte bilişim sektörünün rakipsiz tek devi olma yolunda hızlı ve bir o kadar da emin adımlarla ilerliyor. Şirket kurulduktan sadece 6 yıl sonra borsaya girdiğinde kasasındaki muazzam bütçesiyle rakiplerini epey şaşırtmıştı.
Yeni, yepyeni bir çağ: "Google Çağı"
Google'in kendini açık etmesiyle birlikte yeni çağın başlangıcı da resmi olarak verilmiş oldu. Google son yıllarda yaptığı dev yatırımlarla gelecekte adından sıkça bahsettirmek bir yana, sanki sadece kendi adından bahsettirecekmiş gibi görünüyor. İlaç sanayinden, robot sanayisine kadar yaptığı farklı yatırımlar geleceğin hangi alanlar üzerinde şekilleneceğinin ipuçlarını veriyor aslında.
Son on yılda dünyanın değiştirdiği değişimi takip etmek bile çok güç. Baş döndürücü bir şekilde değişen ve gelişen dünya, gelecekte hangi mesleklerin önem kazanacağının bizlere ip uçlarını veriyor. Unutulmamalıdır ki, her kriz beraberinde yeni fırsatları da getirir. Şimdiden dünyanın geleceğini görebilen ve kendisini bu yönde geliştirebilen bir birey- şüphesiz-geleceğe yön verebilecek konuma gelecektir.
"Gelecek =İletişim"
İletişim geleceğin en önemli meslekleri arasında. Bu konuda yapılacak her araştırma ve çalışma gelecekte ben de varım demenin en önemli göstergesi olacaktır. Ev telefonlarının yerini cep telefonları, cep telefonlarının da yerini şimdilik akıllı telefonlar almış bulunmakta. Peki, gelecekte ne olacak? Akıllı telefonların yerini ne alacak? "Google Glass" küçük ipuçları verse de hala bu sırrın gizliliği koca bir muamma. İşte, bu sorunun cevabını bulan, bu cevaba göre kendisini yetiştiren bir birey aynı zamanda gelecekte de başarıyı yakalayacaktır.
Sadece iletişim değil elbette geleceğin parlayan yıldızı. İletişimin yanı sıra geleceği şekillendirecek bir çok sektör mevcut. Bunların arasında robot teknolojisini, sağlık sektörünü, ulaşım yatırımlarını da sayabiliriz. Tek tek sektör analizi yapmak yerine, bu hususta bilinmesi gereken en önemli durum, gelecekte insanların hayatlarını daha da kolaylaştıracak her sektör kazanacaktır. Ama bilinmesi gereken bir gerçek daha vardır ki, o da her kolaylık beraberinde bir külfeti doğurur. Yani, teknoloji geliştikçe teknolojiyle birlikte ortaya çıkacak sorunlarla baş edecek bir teknik birimin ihtiyacı hasıl olacaktır. Durum analizinin çok iyi yapılabilmesi şart. Her teknolojik devrim beraberinde yeni iş sahaları da oluşturmaktadır.
"Olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu!"
Geleceği görmek ve bu geleceğe yatırım yapmak, kişi için en önemli kazanım olacaktır. Google bu konuda oldukça cüretkar hamleler yaparak, önemli yatırımlar yapıyor. Çünkü geleceğin bugünlerden çok farklı olacağı su götürmez bir gerçek. Ülke sınırlarının sadece haritalar üzerindeki bir kaç çizgiden ibaret kalacağı ve dünya insanlarının kaynaşarak tek bir toplum olma yolunda adımlar atacağı günler çok yakın. Unutulmasın ki, güneşin doğmasına en yakın zamandır karanlığın en yoğun olduğu an. O gün geldiğinde de milliyetler değil insanlığın bizzat kendisi kazanacak. Ve işte o zaman, o günleri görebilen ve kendisine o günler için yetiştiren bireyler kazanacak.
Geçmiş artık uzak bir hatıradan ibaret. Belki de kimsenin özlemeyeceği ve sadece tatlı hatıralarda anlatılan anılardan ibaret kalacağı o günlere geldiğimizde, kaybeden olmamak için şimdiden doğru yatırımları yapmamız şart. En değerli yatırım insanın kendisine yaptığı yatırımdır. Bu nedenle, kişinin yakın geleceğe ait bir yol haritası olmalı.
Sedat Yılmaz

Eğitim Danışmanı

8 Ağustos 2014 Cuma

Eğitimin İnovasyon İhtiyacı


"Watsapp 19 milyar dolara satıldı. Eğitimle bunun ilişkisini kuramadığımız zaman Türkiye'nin geleceği karanlıktır." Eser Karakaş
            Gelişen küresel rekabet ortamında yaşamlarını sürdürmek isteyen eğitim sistemleri değişen eğitim gereksinimlerine uygun eğitim alanındaki mevcut ürün ve hizmet sunma gerekliliğinin yanı sıra öğrenciyi eğitim alanında üretilen ürün ve hizmet talepleri konusunda yönlendiren bir anlayış, günümüz eğitim stratejilerinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
            Bu durum eğitim sistemlerinin eğitim alanında yeni ürün ve hizmet sunmalarını zorunlu kılmaktadır. Böylece inovasyon kavramının önemi artan rekabet ortamı ile daha da güçlenmektedir.
               Peki, nedir inovasyon?
            Peter F.Drucker’a (Harward University- 1985) göre inovasyon, girişimciliğin bir aracıdır ve refah oluşturmak için yeni bir kapasite meydana getiren kaynakları sağlayan bir eylemdir. TÜSİAD, inovasyonu bir süreç olarak ele alarak, bilim ve teknolojinin oynadığı rolü öne çıkarmış, inovasyonun “bilim ve teknolojiyi ekonomik ve toplumsal bir faydaya dönüştürmek” olarak tanımlamıştır.
            İnovasyonu anlamak ülkelerin geleceği açısından-şüphesiz- hayati önem taşımaktadır. Mevcut eğitim sistemlerinin yenileştirilmesi ve sürekli olarak değişen dünya düzeni içerisinde güncellenmesi, geleceğe emin adımlarla ilerlemeyi sağlayacaktır. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu gerçeğinden hareketle eğitim sistemlerinin inovasyon ihtiyacı ivedilikle masaya yatırılmalı ve ciddi anlamda tartışılmalıdır. İnovasyon sadece bir yenileşme olarak algılanmamalıdır. İnovasyonun temelinde yatan yenileşirken, fırsatların sistemin lehine çevrilmesi hareketedir. Yani, inovasyon kısaca “yeni olan her şey değil, ekonomik ve sosyal bir katma değere dönüşen ya da dönüştürülen yenilikler”dir.
            İnovasyonu doğru tanımlayabilmek ve idrak edebilmek için temel sayıltılarının çok iyi anlaşılması, "Buluş, Girişimcilik, Ar-Ge, Değişim" gibi kavramların da altının çok iyi doldurulması gerekmektedir. Her bir kavram kendi başına yetersiz kalmakla birlikte resmin bütününe bakıldığında inovasyonun anlaşılması-sanırım- daha da kolay olacaktır.
Eğitimde İnovasyon?
            Dünya 1990'ların ortalarından itibaren son yüz yılda gösterdiği gelişimin iki katından fazla gelişim göstermiş ve hala da bu gelişme devam etmektedir. Bu nedenle, eğitim sistemleri de kendisini sürekli olarak değiştirmeli ve yenilemelidir. Son yıllarda hayatımızın değişmez gerçeklerinden olan "İnternet, Akıllı Telefon, Tablet" gibi bir çok teknolojik ürün bizlere çok farklı ufuklar kazandırdı. Bunun neticesinde ortaya çıkan bir çok ürün astronomik fiyatlarla satıldı, el değiştirdi veya bu ürünlere bağlı yeni pazarlar kuruldu. Neticesinde avcı- toplayıcı bir nesil olarak macerasına başlayan insanoğlu şu günlerde "uzay çağını" yaşamakta. Peki, eğitim sistemlerimiz buna ne kadar hazır?
            Türk Eğitim Sistemi, son yıllarda radikal değişimler göstererek dünya şartlarını yakalamaya çalışmaktadır. "Yapılandırmacı Eğitim" gibi bir anlayışla inovasyonu temeline alan Türk Eğitim Sistemi, tam olarak olmasa da üzerine düşeni şimdilik yapmış gibi görünüyor; fakat ortaya çıkan tablo bizlere hala yapılması gereken çok şey olduğunu göstermektedir.
            Türk Eğitim Sistemi uygulayıcıları olan öğretmenlerin sürekli olarak öğretime açık olmaları gerekmektedir. Günceli her an takip etmeli, sadece kendi branşını değil diğer branşları da takip ederek disiplinler arası işbirliğine her daim açık olmalıdır. Beklenti sistemin kendisinden değil bireyin bizzat kendisinden olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, iyi sistem yoktur iyi uygulayıcı vardır.
            Sistem uygulayıcısı olarak öğretmenlerin çağın gereklerine uygun olarak kendilerini sürekli donatma ihtiyacı beraberinde güncelin yakalanmasını sağlayacaktır. Böylece, uluslararası ölçekte bir başarının da önü açılacaktır.
            Öğretmenlerin sorması gereken en önemli sorular şunlar olmalıdır:  " Neden öğretiyorum? Öğrenciler neden öğrenmeli? Bu öğretilenler öğrencilerin hayatında ne gibi bir işe yarayacak?" Bu soruların cevapları ışığında her bir öğretmen kendi müfredatını yeniden şekillendirmeli ve öğrencilere konuları anlatırken bu bilgilerden faydalanmalıdır. Ayrıca, her bir öğretmen mevcut teknolojinin tüm imkanlarından faydalanmak adına çaba sarf etmeli; fakat sırf teknolojiyi kullanacağım diye de bir çaba içerisine girmek yenine eğiticinin amacı iyi bir ürünün elde edilmesi olmalıdır.
            İnovasyon eğitimin değişmez bir parçasıdır. Öğretmenlerimizin bu gerçekten hareketle müfredatlarını şekillendirmeye çalışması neticesinde elde edeceği ürünlerin, tüm tarafları mutlu edeceğinden hiç şüphemizin olmaması gerekir.



Sedat YILMAZ

Eğitim Danışmanı

7 Ağustos 2014 Perşembe

"İyi Bir Lise" Tercihi Nasıl Olmalıdır?


"TEOG Sınavı" iptal edildi\edilecek tartışmalarıyla birlikte bugünlerde, velileri asıl heyecanlandıran ve onları meraklandıran öğrencilerin hangi okulu tercih etmesi gerektiğidir.
Öğrencilerin iyi bir gelecek için iyi bir üniversiteye gitmeleri gerekiyor , bunun için de doğru liseyi tercih etmeleri gerekli. İnsan hayatını şekillendiren en önemli kilometre taşı hiç şüphesiz doğru lise tercihinde saklı, yanlış seçim yapılması insan hayatını da altüst edebilir. Bu nedenle, çok dikkatli davranmak lazım. Peki, "doğru lise" nasıl tercih edilir? Doğru bir liseyi tercih ederken hangi kriterlerin değerlendirilmesi gereklidir?
Vizyon
Bilgi sınırlıyken hayaller tüm dünyayı kapsar. (Albert Einstein)
Sizler çocuklarınıza sadece bir vizyon kazandırın, zaten kendisi kendiliğinden gelecektir. Artık, dünyanın beklentisi sadece bilgiyi öğrenen ve onu taşıyan birey olmaktan öte onu kullanan, bilgiden istifade eden bireylerdir. Bu nedenle, şüphesiz aradığınız okulun önemli bir vizyonunun olması çocuğunuz eğitim hayatını daha emin adımlarla inşa etmenize zemin hazırlayacaktır. Çağın şartlarına uygun bir birey yetiştirmek için sizlerin de tercih edeceği okulu bu minvalde değerlendirmesi büyük önem arz etmektedir. Peki, bir vizyonu önemli yapan nedir?
Malum küreselleşen dünya gün geçtikçe daha da küçülüyor. Neredeyse sınırlar harita üzerindeki bir çizgiden ibaret kaldı. Bu nedenle, sizler de çocuklarınızı bu gerçekten hareketle bir "dünya vatandaşı" olarak yetiştirmelisiniz. İşte bu nedenle, arayacağınız okulda "dünya vatandaşı" yetiştiriyor şartını aramalısınız. Yeni dünya, köşeleri olan insanları daha fazla istemiyor. Ufku açık, dünya görüşü geniş bireylere olan ihtiyaç hiç olmadığı kadar çoğaldı.
Vizyon sahibi bir okul size ve çocuğunuza çok başka ufuklar kazandıracaktır. Böylece, çocuklarımız hayallerimizde kurduğumuz yarınlarda -şüphesiz- yaşama fırsatı bulabileceklerdir.  
Çocukların sosyal alanlarını destekleyecek spor ve sanat dersleri yeterli mi? Bu alanlarda ders verecek öğretmenlerin yeterlikleri ve okulun fiziki imkanları yeterli mi?
Okul sadece derslerden ve öğretimden ibaret bir alan değildir. Öğrencinin hemen bütün zamanı okulda geçmektedir. Bu nedenle, öğrencinin zamanın daha nitelikli olarak değerlendirilebilmesi için, okulda sanatsal ve spor faaliyetlerinin yapılıyor olması önemli bir şarttır. Bunun için, okul arayacak velilerin dikkat etmesi gereken hususların başında okulların sanat ve spor alanındaki fiziki şartlarının uygunluğu olmalıdır. Kaç farklı spor alanı vardır? Hangi sanatsal faaliyetler yürütülmektedir? Bu alanlarda branş hocaları mevcut mudur? gibi sorular sorarak alacakları cevap neticesinde listelerini belirlemeleri gerekmektedir.
Bilimsel çalışmalar, projeler yapılıyor mu? Daha önceki yapılan çalışmaların neticeleri nelerdir?
Öğrencilerimizi gelecek yarınlara hazırladığımız okullarda, öğrencilerin sosyal ve fen alanında bilimle içli dışlı olması, en az bu alanların birisinde bir proje veya çalışma hazırlamış olması çok önemli bir husustur. Bu nedenle, okul arayan velilerin dikkat etmesi gereken bir başka özellik de okulların bilimsel alanda yaptıkları çalışmaların yeterlikleri olmalıdır. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda alınan başarıların dikkatli bir şekilde incelenmesi, velilerin kafasındaki bir çok soruyu gidermesi açısından hayati önem taşımaktadır.
Yabancı Dil Eğitimi?
Küreselleşen dünyada, her geçen gün daha da artan yabancı dilin önemi su götürmez bir gerçektir. Yabancı dil öğrenmek için kritik öneme sahip olan lise yılları, öğrencilerin gelecek hayatlarını şekillendirecek şüphesiz en önemli sıralardır. Artık yabancı dil denilince akla sadece ingilizce değil yanında bir başka yabancı dil daha gelmektedir. Okullar tercih ettikleri ikinci yabancı dille öğrencilerini gerçek hayata daha da hazır hale getirmek için yoğun çaba sarf etmektedirler.
Eğitim materyalleri yeterli mi?
Bir okulda aranacak şüphesiz en önemli özelliklerden birisi de okulun eğitim materyallerinin yeterli olup olmadığı yönünde olmalıdır. Çünkü, öğrencinin alacağı eğitimi destekleyecek, eğitimi daha da renkli hale getirerek öğrenmesini kolaylaştıracak malzemeler, hiç şüphesiz eğitimi de daha kaliteli hale getirecektir.
Okulun sınıflarında bulunacak akıllı tahtalar, kütüphane, etüt odaları, proje sınıfları vs. bunların tamamı eğitim materyali olarak değerlendirilmelidir ve velilerin dikkatle incelemesi gereken özellikler olmalıdır.

Sedat YILMAZ

Eğitim Danışmanı

Bir Eşit Ağırlık Öğrencisi Olarak Matematik Dersiyle Olan Sınavım :)

Bu başlığı açmamın temel sebebi, yıllardır gerek derslerine girdiğim öğrencilerim olsun gerek özelden bana mail, whatsapp mesajı vs. ile mes...