31 Mayıs 2015 Pazar

YGS Sıralamam LYS'ye Ne Kadar Etki Eder?

Şu günlerde sık sık aynı soruyla karşılaşıyorum.
“Hocam YGS’de sıralamam çok kötü, peki LYS’de düzeltebilir miyim?”
Bu sene YGS geçen senelere nazaran daha farklı bir soru çeşidiyle karşımıza çıktı ve ezberleri bozarak öğrencilerin hesapladıklarından ya da sene içindeki denemelerinden çok farklı sıralama içinde kalmalarına neden oldu. Bu nedenle, ben bu sene YGS’nin geçen senelere nazaran çok daha az seçici olacağını düşünüyorum. Asıl sıralamanın LYS ile belli olacağı bir sınav bence bu sene. Bu nedenle, öğrenciler bıkmadan, usanmadan kalan günleri değerlendirmeli, sınavda da azami netler bırakarak başarıya giden yolda emin adımlarla ilerlemelidir.
Sıram 200 binlerde, Eşit-Ağırlık öğrencisiyim, ilk 10 bine girebilir miyim?

Geçen senelerde birçok örneğine şahit olduk ki bu durum mümkündür. Çünkü EA öğrencilerinin önünde şu an çok fazla SAYISAL öğrencisi bulunmakta, onlar sıralamadan çıktıktan sonra EA öğrencileri ön sıralara gelecektir. Ama unutmayın, LYS’de belirleyici olan MAT-2 ve GEO-2 olacaktır. Bu nedenle, MAT-2 ve GEO-2 netlerinizi elinizden geldiğince yüksek tutmaya çalışın.




Sedat YILMAZ
Eğitim Danışmanı

17 Mayıs 2015 Pazar

LYS'de Sona Yaklaştık!

Çok uzun zamandır hazırlandığınız sınava sayılı günler kaldı evet, LYS’den bahsediyorum. İlkokuldan beri hazırlandığınız tüm sınavlar, gireceğiniz bu sınava endeksliydi. Şimdi son sınav olacak ve neticesinde bir bölüm ve üniversite tercih edeceksiniz. Devamında da bu bölümden mezun olacak ve hayatınızı bu meslek üzerinden şekillendireceksiniz.
Her sene ülkemizde milyonlarca öğrenci bu sınava giriyor. Kimisi istediği puanı alıp istediği alanı tercih edebilirken maalesef kimisi de sadece puanının yettiği ve daha önce hiç düşlemediği bölümlerin kapılarını aralıyor. Bugün kısaca sizlere, “son ana gelmişken neler yapmalıyız? Kalan zamanımızı nasıl değerlendirmeliyiz”den bahsedeceğim.
Geçen gün konuştuğum bir öğrenci- kendisi YGS’de ilk bine girdi- çok sıkıldığını, son ana yaklaştıkça daha fazla heyecanlandığını ve hatta korktuğunu ifade etti. Bu gayet normal bir durum. Şimdilerde bütün öğrencilerin içerisinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi özetleyen bir reaksiyon gösterdiği. Biliyorum, çok klişe olacak ama stres ve heyecana lüzum yok. Unutmayın ki, yalnız değilsiniz. Bu sınava sizinle birlikte yine yüzbinlerce öğrenci girecek.
YGS’de zaman yetmezken şimdi zaman artacak, dikkatli olmalı.
YGS’de az zamanda çok soru çözdünüz. Bütün dersleri aynı anda çözmek zorundaydınız. Bir yandan coğrafya ile uğraşırken diğer yanda kimya sorularıyla cebelleştiniz. Ama şimdi sadece tercih ettiğiniz sınava girecek ve azami şekilde konsantre olacaksınız. Bu nedenle, sonuna kadar sabırlı olmalı, bilmediğiniz soruların üzerinde çok fazla zaman kaybetmeden ve aynı zamanda çok fazla yorum yapmadan bildiğiniz sorulara yönelmelisiniz. Hemen her sene karşılaştığımız bir tablo var ki o da, bilmediği soruya yorum yapmak suretiyle bulduğu şıkkı işaretleyen öğrencilerimiz var. Bu sizi yanlışa götürecektir. Eğer bilmiyorsanız boş bırakın. Fazla zaman bu sınavda sizin için bir handikap oluşturabilir. Erken bitirip doğru yaptığınız sorular üzerinde de tekrar yorum yapmanıza neden olabilir. Eğer eminseniz tekrar dönüp o soruya bakmayın.
Gündelik ritminizi bozmadan, sonuna kadar devam edin.
Gündelik yaşamınızda çok radikal değişiklikler yapmayın. Sabahları çok erken saatlerde kalkıp da gece geç saatlere kadar çalışmak size fayda vermeyecektir. Elbette saatlerinizi artırabilirsiniz; ama birden değil yavaş yavaş bir artırım yapın. Arada dinlenmek, çok fazla olmamakla birlikte kısa yürüyüşler yapmak, egzersiz hareketleri yapmak faydanıza olacaktır. Aman deyim ağır spordan sakının!
Ezberlerinizi fazlalaştırın
Sona yaklaştık, malum. Artık edebiyat gibi coğrafya gibi ezber ağırlıklı derslerinizde son ezberlerinize ağırlık verin. Unutmayın ki ezber çabuk unutulur ve bu nedenle, sürekli tekrar faydanıza olacaktır. Şu ana kadar notlar çıkarmışsınızdır, bunları sık sık okuyarak tekrar yapın.
Kulaklarınızı olumsuz her türlü bilgiye kapatın!
Delinin biri kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış, maalesef bazen, bizler de bu pozisyonda kalıyoruz. – sınav bu sene çok daha zor olacakmış, - edebiyata yeni konu eklemişler vs. bu tarzda söylentiler eminim şu günlerde çoğalmıştır. Ama şunu bilin ki bu sadece bir söylenti. Bu yüzden kulaklarınızı tıkayın ve sadece hedefinize odaklanın. Eğer kulaktan dolma bilgiler ciddi manada canınızı sıkıyorsa, bunu bir bilene danışın ve kafanızdaki soru işaretlerinden kurtulun.
İnanın başaracaksınız, daha önce de başardılar siz de başaracaksınız!

Sedat YILMAZ
Eğitim Danışmanı

10 Mayıs 2015 Pazar

Sosyal İnovasyon Kampı Notlarım

Herkese mutlu pazarlar, bugün 10 Mayıs Pazar, Anneler günü, yazımı okuyan tüm annelerin ve anne adaylarının anneler gününü kutlayarak yazıma başlamak istiyorum. Sözü daha fazla uzatmadan hemen yazıma döneyim. Size kısaca, dün yaşadığım bir tecrübeyi anlatmak istiyorum.
09 Mayıs Cumartesi Günü Galatasaray Lisesi’nin ev sahipliğinde, Metlife şirketinin sponsorluk yaptığı “Sosyal İnovasyon Kampı” programına 8 okulun yanında biz de, çalıştığım okulu temsilen 10 öğrencimle birlikte katıldık. Yarışma içeriği kısaca şöyleydi: Her öğrenci bir gruba katıldı ve her grubun sosyal bir meselede çözüm üretecek şirket tasarlanması istendi. Her grubun başına atanmış bir danışman eşliğinde öğrenciler saat 16.00’a kadar şirketlerini oluşturdular. Hedeflerini, amaçlarını, şirketlerinin çalışma esaslarını oluşturan öğrenciler, saat 16.00’da jüri karşısında 3’er dakikalık bir sunum yaptılar. Sonunda ise jüri üyelerinin sordukları soruları cevapladılar. Jüri üyelerinin arasında kimler yoktu ki: “İletişim uzmanları, Banka Genel Müdürleri, Ali Sabancı’nın danışmanı vs.”
Oldukça zorlu geçen sunumların ardından bir grup birinci oldu ve yarışmaya katılan her bir öğrenciye katılım sertifikası vererek bizleri uğurladılar.
Bu yarışmada aldığım birkaç notu sizinle paylaşmak istiyorum.
1.    Bu gençlere, bizler ağırlık yapıyoruz.
Bir balonun uçması için ağırlıklarını bırakması gereklidir. Öğrencilerimiz de adeta, balonlar gibi uçmak için hazır bekliyorlar ama bu sistem uçmasınlar diye elinden gelen ağırlığı yapıyor. Bu program neticesinde gördüğüm şu oldu: “ Henüz yeni tanışmış gençler, hemen kaynaşarak bir problem karşısında fikir birliği yapabiliyorlar ve sonuca mükemmel biçimde katkı sağlıyorlar.” Dinlediğim her grup karşısında açıkçası büyülendim. Her grup sahneden inince “ – evet, kesinlikle bunlar birinci olmalı” dedim.  Sanki yıllardır bu işi yapan iş adamları gibi şirketlerini savundular. Gerçekten de belli bir amaç etrafında toplanan bu gençlerin enerjilerini görmenizi isterdim.
2.    Öz kaynaklarımızı maalesef boşa harcıyoruz.
Projeyi oluşturmak için tek ihtiyaç duydukları bir bilgisayar ve internet oldu. Fikirlerini internetten araştırdılar. Daha önce bu konuda yapılan bir çalışma varsa onu incelediler. O çalışmaların hangi yönlerini geliştirebileceklerini hesapladılar. Ve sonunda gerçekten de ortaya muazzam bir iş çıktı. Şimdi hemen hepimizin elinde bir bilgisayar bulunuyor ya da tablet veya akıllı telefon. İnterneti olmayan neredeyse hiç kimse kalmadı. Ama bizler ne yapıyoruz? Bu soruyu sizlere soruyorum: “Ne yapıyorsunuz?”
Şimdi bizler, başta öğretmenleri olarak gençlere doğru bir amaç verebilsek ve onları bu amaç doğrultusunda yönlendirsek, eminim neticesinde ortaya hayal bile edemeyeceğimiz muhteşem işler çıkacaktır. Yeter ki kaynaklarımızı boşa harcamayalım. Bu işte herkese çok iş düşüyor, hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Onları oyalamak yerine acilen sonuca götürecek hamleler yapmalıyız.
3.    İş dünyasından kopuk bir eğitim sadece zaman kaybıdır.
Neden okuyoruz, eğitim alıyoruz? Bu soruyu hemen her gün öğrencilerimden duyuyorum. Elbette ki onları gerçek dünyaya, kendi ayakları üzerinde durabilecekleri bir biçimde hazırlamak için çalışıyoruz. Peki, bu ne kadar başarılı oluyor?
İşte sorulması gereken soru tam olarak bu?
Bizim sistemimiz -maalesef- gerçeklerden kopuk bir biçimde işliyor. İş dünyasından, gerçek hayattan kopuk bir biçimde sistemi işletiyoruz. Ülkemizde kaç tane genç girişimcimiz bulunuyor ya da şöyle sorayım genç olmasa da kaç tane girişimcimiz var? Farklı bir şeyler yapmak için çabalayan ne kadar insan bulunuyor? Bir ülkenin gelişmişliği ancak iş dünyasının gelişmesine bağlıdır. Eğer herkes devlet memuru olmayı hayal ederse kim bu ülke adına kazanacak? Kendimize lütfen bu soruları soralım ve başta biz öğretmenler olmak üzere, anneler, babalar, gençler bu mesele karşısında nasıl bir tavır takınmalıyız? Bunu araştıralım.



Sedat YILMAZ
Eğitim Danışmanı

Bir Eşit Ağırlık Öğrencisi Olarak Matematik Dersiyle Olan Sınavım :)

Bu başlığı açmamın temel sebebi, yıllardır gerek derslerine girdiğim öğrencilerim olsun gerek özelden bana mail, whatsapp mesajı vs. ile mes...