29 Nisan 2015 Çarşamba

Hangi alanı tercih etmeli? Hangi işi yapmalıyım?

Üniversite sınavına sayılı günler kala öğrencilerin aklında olan hep aynı soru ”Hangi bölümü tercih etmeliyim?” En kararlısından en kararsızına kadar hemen herkesin içini kemiren derin şüphe: “ Ne iş yapmak istiyorum?” Bu soruların cevaplarını bulmak sanıldığı kadar da kolay olamıyor maalesef. Uzun seneler sonrasında, hala ne iş yapmak istediğine karar veremeyen yüz binlerce insan bulunuyor. Hele de bu soruya daha yolun başında cevap vermek hayli güç. Peki, ne yapmalıyız? Bizlerde mi deneme-yanılma yoluyla kendimize bir yol haritası çizmeliyiz? Elbette bu da bir yöntem ama ben size bugün daha farklı bir metottan bahsetmek istiyorum.
Geçenlerde tanıştığım birisinden bahsetmek istiyorum size: Kosmos, Recep İvedik-3, Çılgın Dershane gibi filmlerin saha şefliğini yapmış birisi:  “Kaan” kendisi üniversite sınavına girdikten sonra ne tercih edeceğini düşünürken, gözüne tercih rehberinde bir bölüm ilişmiş: “Sinema ve Televizyon” –hah demiş, işte benim bölümüm. Bölümü bitirdikten sonra da çeşitli filmlerde görev almış, ta ki bir gece sabaha karşı eksi 30’larda, Kars’ta çekim yaparken bir aniden aydınlanma yaşamış ve – bu iş bana göre değil demiş. Yaşı 24. Tekrardan üniversite sınavına girse çok zaman kaybedecek, ama yaptığı işten de memnun değil. Bir ikilem içerisine düşmüş tabii kendisi. Ne yapacağım diye düşünürken? Üniversitede yandal olarak aldığı Halkla İlişkiler bölümü dersleri aklına gelmiş. O işi denemeliyim demiş ve yüksek lisansını işletme bölümünden yaparak, bir şirketin personel alım dairesinde işe başlamış. Ama yoğun ve aktif bir hayatın ardından da ofis hayatı ona yeterince sıkıcı gelmiş. Her gün aynı saatte kalkıp, traş olduktan sonra aynı sıkıcı hayatı yaşamak istemediğini fark etmiş bu defa da. Yaşı 27. Şimdilerde Bilgi Üniversitesinde Pazarlama alanında doktoraya başlayan Kaan, aynı zamanda üniversitenin halkla ilişkiler departmanında çalışıyor ve ayağında yırtık bluejean’i kulağında küpesi esnek çalışma saatleriyle hem yaptığı işten memnun hem de yeterince dolgun bir ücret alıyor. Bakalım yine sıkılırsa yaptığı işten, ileride neler yapacak kendisi, göreceğiz ?
Kaan’ı şimdilik bir kenara bırakalım. Ülkemizde nice Kaanlar var ama maalesef kimisi cesaret edemediğinden ya da yapacak alternatif bir iş bulamadığından elindeki işle yetinmek zorunda. Sevmediği, istemediği işleri yapmak onların hayatlarındaki tek tercihi. En büyük korkuları ise:” işsiz kalmak.” Peki, neler yapabiliriz? Durum tespiti yapmak kolaydır, önemli olan çıkar bir yol göstermek. Şimdilik çalışan Kaanlara değil de gelecekte Kaan’ın kalacağı pozisyonlarda kendilerine alternatif üretebileceklere birkaç küçük tüyo vermek istiyorum.
1.    Meslek tercihi yaparken hobilerinizle mesleğinizi karıştırmayın.
Hayattaki en büyük hatalarımızdan birisi de maalesef budur. Hobilerimizi işimiz zannederiz. Çok iyi fotoğraf çekiyoruzdur, keşke fotoğrafçı olsak isteriz. Hâlbuki ikisi de birbirinden farklı işlerdir, belki de fotoğrafçılar boş zamanlarında hiç fotoğraf çekmeyen insanlardır, kim bilir? Bizler kendi yeteneklerimize uygun meslekleri seçmeliyiz. Konuşmayı mı seviyoruz yoksa sessiz mi iş halletmeyi tercih ederiz? Kalabalık ortamlarda mı çalışmak istiyoruz yoksa yalnız çalışmak mı hoşumuza gider? Riski ne kadar seviyoruz? Gezmek bizim için ne denli önemlidir? Vs… soruları uzatır gideriz, siz öncelikle kendinizi tanıyın. Zaten iş görüşmesinde size şöyle bir soru soracaklar: “ Neden seni bu işe almalıyım?” hem bu soruya cevap vermiş olursunuz hem de gerçekten de bu işi yapıp yapamayacağınıza kendiniz kanaat getirmiş olursunuz.
2.    Yandal olarak daima farklı alanları tercih edin.
Mühendislik okuyorsunuz diyelim, psikoloji yandal alın mesela. Ya da sosyoloji. Belki de antropoloji alabilirsiniz. Size kısa bir hikâye anlatmak istiyorum. “Simit Sarayı” malumunuz Türkiye’de çeşitli şehirlerde ve hatta dünyanın çeşitli ülkelerinde insanlara her gün binlerce simit satıyor. Gerçekten de büyük bir şirket, yıllık cirosu korkunç büyük rakamlardan oluşuyor. Ama ben size başka bir şeyi, Simit Sarayı’nın Azerbaycan macerasını anlatmak istiyorum. Simit Sarayı, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye 2006 yılında devasa bir şube açtı. İçerisini en güzel şekilde dizayn etti ve müşteri beklemeye başladı. Aradan birkaç ay geçti ama günde birkaç müşteri dışında kimse şubeye uğramıyordu. Tabii hemen sebebini merak ettiler, Türkiye’den bir ekip kalktı ve Azerbaycan’a gitti. Her şey yerli yerindeydi, çalışanlar güler yüzlü, dükkân tertemiz ürünler birinci sınıf. Ama hala müşteri yok. Sonra öğrendiler ki Azerbaycan’da insanlar ekmek yemezmiş. Hatta şöyle bir söz bile varmış: “ Eti ete sararak yerler.” O zaman anladılar ki Azerbaycan’da simit satmak tamamen anlamsız. 4 ay sonra Azerbaycan’daki şube iflas etti ve kapandı.
Eğer Simit Sarayı şubesini açmadan önce Azerbaycan’da sosyolojik bir araştırma yapsa ve insanların ihtiyaçları nelerdir? Diye sormayı akıl etseydi böyle bir fiyasko yaşamamış olacaktı. İşinizde çok iyi olabilirsiniz, ama artık çok farklı bir çağda yaşıyoruz. Tek alanda yetkin olmak bir başına geçer akçe olmayacaktır. İnsanı, toplumu yakından tanımak, bulunduğunuz çağa ayak uydurmak zorundasınız. O yüzden asla tek yönlü düşünemezsiniz. Kendinize daima yeni artılar katmak zorundasınız. Ufkunuzu açmalı, farklı yerlere bakmayı bilmelisiniz. Bunun yolu da araştırmaktan geçiyor. Merak edip yeni şeyleri araştırmaktan.
Merakınızı kamçılayacak size yeni ufuklar kazandıracak alanlar ise, kendi bölümünüz dışında alacağınız farklı alan derslerden geçiyor. Ne kadar farklı alanda kendinizi doldurursanız bir gün o sizin işinize ve hiç beklemediğiniz bir anda yarayacaktır. Steve Jobs, kendisi üniversite yıllarında kaligrafi dersi alır ve yazı tipleri tasarlar daha sonrasında Microsoft’a bu yazı karakter tiplerini satan Jobs, şöyle der: “Eğer o gün o dersi almasaydım, bugün o yazı karakterleri olmayacaktı.”

Hangi alanı tercih edeceğim diye korkmayın! Ya da hangisi çok para getirecek diye. Siz sadece seveceğiniz ve yapabileceğiniz işe odaklanın. Kalite sizin hayat tarzınız ve hedefiniz olsun devamında emin olun ki başarı ve para sizi bulacaktır.





 Sedat YILMAZ
            Eğitim Danışmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir Eşit Ağırlık Öğrencisi Olarak Matematik Dersiyle Olan Sınavım :)

Bu başlığı açmamın temel sebebi, yıllardır gerek derslerine girdiğim öğrencilerim olsun gerek özelden bana mail, whatsapp mesajı vs. ile mes...