26 Nisan 2015 Pazar

Türkiye Tarihinde Yetişmiş Bizlere Yol Gösterecek 10 İnsan


Hepimizin bir idole, bir kahramana ihtiyacı var, şüphesiz. Bir yol gösteren olmadan tekrar tekrar aynı hataları yapmak, sanırım büyük bir ahmaklık olacaktır. Neden bizden önce gidenlerin yollarını takip edip, daha iyisini yapmayalım? Peki, kimin izinden gitmeliyiz? Kimi takip etmeliyiz? Türkiye’de yetişmiş birisi olarak dünya çapında iş yapmış kimseler yok mu? Elbette var, sadece kendi ülkelerinde değil tüm dünya çapında nam yapmış, dünyanın ortak tarihine katkıda bulunmuş nice Türk aydınları, bilim insanları, dehaları var. Ama maalesef, bizler onları yeterince tanımıyor ve tanıtamıyoruz. Derslerimde sıklıkla bahsettiğim 10 insanı bugün, size kısaca tanıtmak istiyorum. ( elbette layıkıyla yapılan bir tanıtım ol(a)mayacaktır, ama yine de sizlere küçük de olsa bir fikir verir ve merakınızı celp ederse ne mutlu bana, iyi okumalar. )
1.    Mustafa Kemal Atatürk
Böyle bir liste hazırlandığında şüphesiz bahsedilmesi gereken ilk insan Atatürk’tür. Onun Türkiye tarihi için önemini sanırım tartışmaya lüzum yok. Ama maalesef, bizler Atatürk’ü yeterince tanımıyor ve de tanıtamıyoruz. Bir defa, onun bizlere açtığı yolda ilerlemek yerine hala eskiye, arkamıza bakıp geçmişi tartışmakla zaman kaybediyoruz. Topyekûn bir halde çağdaş ve muasır medeniyetler seviyesine gelip, hatta onları geçmek gibi bir hedefimiz, gayemiz olmalıyken hala, gereksiz tartışmaların kucağına yuvarlanıp gidiyoruz. Benim naçizane tavsiyem, önümüze bakalım, emin adımlarla geleceğimizi inşa etmek adına çalışalım. Ve de Atatürk’ün bizlere miras sözünü asla hafızamızdan çıkarmayalım: “ Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
2.    Oktay Sinanoğlu
Ankara Yenişehir Lisesi’ne burslu öğrenci olarak giren Sinanoğlu, parlak zekâsıyla kısa zamanda kendinden bahsettirmesini bilmiş ve okulun bursuyla Amerika’ya Kimya mühendisliği okumaya gitmiştir. 1956 yılında Berkeley üniversitesi kimya mühendisliğini birinci bitiren Sinanoğlu, 1960 yılında Yale üniversitesine asistan olarak girmiş, 1963 yılında 50 yıldır çözülemeyen bir matematik sorusunu çözerek 28 yaşında profesör olan Sinanoğlu 20. yüzyılın Yale üniversitesindeki en genç akademisyen unvanını kazanmıştır. 1975 yılında kendisine Japonya’da özel bir kanunla Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ve tek profesörü unvanı verilmiştir. 1976 yılında Meksika’nın en yüksek bilim ödülü olan “Elena Moshinsky” ödülüne layık görülmüştür.
Hayatı boyunca “Kuantum Mekaniğine” sayısız katkıda bulunmuş Sinanoğlu, tartışmasız Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği en önemli bilim adamları arasında yer almaktadır. Geçtiğimiz günlerde, 80 yaşında hayata veda eden Oktay Sinanoğlu kendisinden sonra gelen insanlara yol açacak önemli bir ışık olarak Türk tarihindeki yerini almış bulunuyor.
3.    Remziye Hisar
1902 Üsküp doğumlu Remziye Hisar, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın kimyageridir. İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’un çeşitli okullarında tamamlayan Hisar, kimya alanını seçmesini bir röportajında şöyle ifade etmiştir: “Fen derslerinde kanunlarda olsun, buluşlarda olsun hep yabancı isimler görmek beni kahrediyordu. Fen alanında bir tek Türk ismi görememenin ezikliğini, bu dalda başarılı olursam giderebilirim sanıyordum.” Yükseköğrenim için gittiği Fransa’da Sorbonne üniversitesinden mezun olan, ilk Türk bilim kadını Hisar, Türkiye’de İstanbul Teknik Üniversitesine Kimya Kürsüsünün açılmasına yardım etmiştir.
Sayısız başarı ve akademik makaleleriyle bilim dünyasına olsun, Türkiye tarihine olsun yön vermiş nadir şahsiyetlerden birisidir kendisi. 90 yıllık ömrü hayatına sığdırdığı onca başarı, müthiş zorluklar altında gerçekleşmiştir. Günümüzde kendisini, azmini, başarısını kendimize rehber edinirsek şüphesiz, bizler de başta ülkemiz olmak üzere dünya tarihine katkı sağlayacak işler ortaya koyarız.

4.    Feza Gürsey
Remziye Hisar’ın oğlu olan Feza Gürsey, İstanbul Üniversitesi Fen fakültesi Fizik- Matematik bölümünü bitirdikten sonra İngiltere Imperial College’e gitmeye hak kazanmış. Sonrasında Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesinde ders vermeye başlayan Gürsey, ABD’de Princeton Üniversitesinde araştırmalarına devam etmiş, Harvard ve Yale üniversitelerinde ders vermeye devam eden Gürsey, 1979 yılında Einstein ödülüne layık görülmüş ve başarılarıyla tüm dünyada adına bahsettirmiştir. Yale üniversitesi kendisine daimi profesör unvanı vermiş, ölümünden sonra da başarılarını Harvard ve Yale üniversitesi kendi arasında paylaşmıştır. Temel parçacık fiziğine olan katkılarından ötürü 1977 yılında İngiltere’nin en prestijli ödüllerinden birisi olan Oppenheimer ödülüne layık görüşmüştür. Erdal İnönü’nün ısrarlarıyla ODTÜ’de ders vermeye başlayan Gürsey, 71 yıllık hayatında nice başarılara imza atarak gerek ailesinin gerekse Türkiye’nin göğsünü kabartmasını bilmiştir.
5.    Cahit Arf
Hemen hepimizin 10 Türk lirasının arka yüzünde gördüğü ünlü Matematikçi. İsmen tanırız ama maalesef çoğumuzun kim olduğu hakkında bir bilgisi yoktur. Kendisi Üniversiteyi Fransa’da okuduktan sonra doktorasını Almanya’da tamamladı. Daha sonra Amerika’nın çeşitli üniversitelerinde araştırmalarda bulunan Arf, TÜBİTAK’ın da ilk başkanıdır. Bilim alanında Türkiye’de bir etiğin oluşması adına gösterdiği yoğun çaba, onun sadece matematik alanında değil tüm Türk bilim tarihindeki sayısız katkılarından birisini oluşturmaktadır. Matematiği bir meslek olmaktan çıkarıp yapılan yaşam tarzı haline dönüştüren Arf, matematiğe dokunmaktan korkmayın der, “ezberlemeyin, kendiniz yapın ve anlayın.”
6.    Orhan Pamuk
Şüphesiz günümüz Türkiye’sinin adından en sık bahsedilen yazarlarından birisi, gerek yaptığı açıklamalar gerek yazdığı kitaplar olsun adından daha sıkça bahsettireceğe de benziyor. Ama bizi ilgilendiren asıl mesele, ilk defa Nobel Edebiyat Ödülünü alan bir Türk yazar olması. 2006 yılında TIME dergisinin “100: Dünyamızı Biçimlendiren Kişiler” arasında zikrettiği Pamuk, ilk ve ortaöğrenimini İstanbul’da çeşitli okullarda tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi gazetecilik bölümünü bitirdi. 12 Ekim 2006 tarihinde Nobel Edebiyat Ödülünü kazandığında, 1872 yılında romanla tanışan Türk edebiyatına tarihindeki en prestijli ödülü kazandırmış oldu.
7.    Nuri Bilge Ceylan
Boğaziçi Üniversitesi Elektrik- Elektronik Mühendisliği bitirdikten sonra Mimar Sinan Üniversitesinde iki yıl sinema eğitimi gördü. İlk filmi Koza’yı 1995 yılında çekti. Cannes film festivalinde gösterilmeye hak kazanan film, Ceylan için önemli bir başarı kariyerine atılan ilk adım oldu. 2002 yılında Uzak filmiyle “Cannes film festivali Jüri Büyük Ödülüne” layık görüldü. 2008 yılında yine Cannes film festivalinde en iyi yönetmen ödülünü aldı. 2011 yılında yine “Cannes Jüri Büyük Ödülünü” bu defa Bir Zamanlar Anadolu’da filmiyle aldı. 2014 yılına gelince Cannes film festivalinin en prestijli ödülü olan “Altın Palmiye” ödülünü Kış Uykusu filmiyle almaya hak kazanan Ceylan, 20 yıllık sinema hayatına birbirinden değerli başarı ödüllerini sığdırmasını bildi. Şüphesiz dünyanın en prestijli sinema ödülü olan “Cannes Altın Palmiye” ödülü, sinema tarihimizin 100. Yılını yaşadığımız şu günlerde, tüm sinema tarihine bir ödül olarak Türkiye tarihindeki yerini almıştır.
8.    Muhtar Kent
1952 doğumlu Kent, Tarsus Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra İngiltere Hull Üniversitesi ekonomi bölümünü bitirmiştir. 1978 yılında Coca-Cola’ya işe giren Kent, günümüzde halen Coca-Cola’nın CEO’luğunu yapmaktadır. Aynı zamanda Okan Üniversitesi Danışma Kurulu üyesi olan Kent, Coca-Cola gibi büyük bir şirketin yöneticisi olarak Türklerin yapabileceği işlerin neler olabileceğini göstermesini bilmiştir.  

9.    Kemal Derviş
Çoğumuz Kemal Deviş’i 2001 krizi sonrası, Ecevit hükümetinin Amerika’dan getirdiği kurtarıcı olarak tanırız. Peki, kimdir Derviş? İngiltere’de Londra Ekonomi okulunda okuduktan sonra Princeton üniversitesinde doktorasını tamamladı. Princeton üniversitesinde bir süre ders verdikten sonra Dünya Bankası’nda işe başladı. 1996 yılında Dünya Bankası başkan yardımcığı görevine gelen Kemal Derviş, 2001 Türkiye ekonomi krizi sonrası ekonomiden sorumlu bakan olarak göreve geldi. 2005 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı başkanlığı görevine getirilen Derviş, 2009 yılında görevini Yeni Zelanda’nın eski başbakanına bıraktı. Sabancı Üniversitesi danışma kurulu üyeliği yapmaktadır.
10. Ozan Özkural
1980 doğumlu genç işadamı Özkural, 2001’ de Nothingham Üniversitesinde mezun olduğunda aslında ne iş yapmak istediğini gayet iyi bilmektedir. Dedesi Türkiye Cumhuriyeti eski merkez bankası başkan yardımcısı, babası ise iş bankasının uzun yıllar yöneticiliğini yapmış. 3 kuşaktan bankacı olan bir ailenin çocuğu olunca, bankacı olmaya karar vermek zor olmasa gerek. Merrill Lynch’in Londra ofisinde işe başlayan Özkural, daha sonra Rusya’nın en büyük ikinci bankası VTB Capital’in Türkiye CEO’su olarak göreve gelmiş. Yıllık 2 milyar doları yöneten Özkural, şimdilerde Arap ortağıyla birlikte Londra’da yatırım şirketi açmış bulunuyor. 35 yaşına rağmen hatırı sayılır bir başarıya imza atan genç işadamı, gelecek nesillerin önünde ışık olması adına önemli bir rehber olarak görünüyor.


Liste uzar gider. Buradaki her bir isim için sayfalar dolusu yazsak yeridir. Ben sadece kısaca bahsetmek istedim. Siz merak ederseniz, elbette daha geniş ve detaylı bir araştırma yaparsınız. Hepimizin hayatında ona yön veren insanlar olmalı, sizler de kendi idollerinizi, rol modellerinizi belirleyin derim. Hayat kısa, bu nedenle aynı hataları tekrar etmek yerine bizden önceki başarılardan faydalanmak daha akıllıca bir seçim olacaktır.


Sedat YILMAZ
Eğitim Danışmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir Eşit Ağırlık Öğrencisi Olarak Matematik Dersiyle Olan Sınavım :)

Bu başlığı açmamın temel sebebi, yıllardır gerek derslerine girdiğim öğrencilerim olsun gerek özelden bana mail, whatsapp mesajı vs. ile mes...