4 Ağustos 2015 Salı

Karar Verin Gerisi Zaten Gelecektir. ( Örnek Bir Karar Verme Hikayesi )


Ne zaman tüm dünyayla entegre bir eğitim sistemine geçeceğiz? Küreselleşen dünyada bizlerde kendimize uygun bir rol bulabilecek miyiz? Bu ve buna benzer sorular çok uzun zamandır zihnimi meşgul etse de cevaplar çok uzakta değil. Sadece başımızı gömdüğümüz yerden kaldırıp önümüze bakmamız yeterli olacak.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ülkemizde uygulanan hali hazırdaki eğitim sistemi maalesef bu ihtiyaca cevap verebilecek yetkinliğe sahip değil. Sadece sınav merkezli bir ölçme- değerlendirme sistemi bizim değil yarınlarımıza, bugünlerimize bile karşılık verememektedir.
Sistemi değiştirmek kısa vadede mümkün görünmemekle birlikte iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı. Peki, bizler ne yapacağız? Sadece eleştiren, şikâyet eden olarak mı kalacağız? Bunun bize maalesef hiçbir faydası bulunmuyor.  Krizleri fırsata çevirmeliyiz. Sistem ne kadar işlemese de bizler kendimize uygun sistemler oluşturarak işlevsel hale getirebilmeliyiz. Peki, nasıl?
Öncelikle ne yapmak istediğimize karar vermemiz çok önemli. Çünkü kararsız olan bir kimseye hiçbir rüzgâr fayda vermeyecektir. Karar vermek kabul ediyorum ki işin en zor kısmı. Çünkü bir kere karar verdikten sonra hedefinize emin adımlarla yürüyecek ve yılmadan, bıkmadan, usanmadan gideceğiniz yere varacaksınız. Biliyorum ki bu kaosta karar vermek de çok zor. Bu yazıyı okuyan sizlerin de şu an zihninden aynı şeyleri geçirdiğini biliyorum: “ Ben ne yapmak istiyorum? Biliyor muyum?”
Karar vermek en zoru dedim. Gerçekten de öyle. Özellikle ne istediğini bilmeyen birisinin karar vermesi çok zor. Hele de istediği şeyin tam olarak ne olduğunu bilmeden, onu elde ettiğinde kendisine ne fayda-zarar getireceğini bilmeden istemek.
Size kısa bir hikâye anlatmak istiyorum, okuyun ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
Lisede okurken sınıfımda yakın bir arkadaşım vardı. ( İsmini kendinden izinsiz paylaşmak istemedim.) Kendisinin en büyük hayali müzisyen, amiyane tabirle şarkıcı olmaktı. Çok güzel sesi vardı. Bazen derslerde sıkıldığımızda, öğretmenimiz ondan bir şarkı söylemesini rica ederdi. Gerçekten de dinlendirici bir sesi vardı. Aynı zamanda muhteşem bir müzik kulağı vardı kendisinin. Mesela bir defasında akrabalarından birisinin evinde bulduğun kanunu, teypteki kasetten çala durdura öğrenmeye çalıştı, sonuç mu? 3-4 ay sonra iki bin kişiye konser vermişti.
Fakat bu arkadaşımın babası, onun elektrik-elektronik mühendisi olmasını istiyordu. Hem de o kadar çok istiyordu ki, ne pahasına olursa olsun sayısal bölüme gitmesi yönünde ısrarcı oldu. Arkadaşımın sayısal dersleri iyi olmasa da sürekli takviye dersler aldırdı. Vasatın biraz üzerinde liseden mezun olan arkadaşım girdiği üniversite sınavı sonrasında barajı sadece birkaç puan farkla geçebilmişti. Babası tekrar hazırlanmasını istedi. Olsundu ilk seneden olmasa da bir daha hazırlanıp mühendis olabilirdi.
Arkadaşım sınavdan sonra bir kez olsun konservatuar sınavına girmek istedi. Babası reddetti. Ama arkadaşım bıkmadan, usanmadan ısrar etmeye devam etti. Bir gün babası sadece tek bir üniversitenin sınavına girebileceğini, o da olmazsa bu hayalinden vazgeçeceğini söyledi. Anlaştılar. Arkadaşıma sınavın başında, yarıda bırakarak dışarıya çıkabileceği söylendi. Çünkü listeye çoktan birinci sıradan girmişti bile. Ne kadar sevindiğini anlatamam size.
Konservatuar okumaya çok genç yaştan karar veren öğrenciler, küçük yaştan itibaren bunun eğitimini almaya başlarlar. Arkadaşımın böyle bir çalışması olmadığı için aradaki farkı kapatabilmesi için çok çalışması gerekti. Ama olsundu, artık sevdiği işi yapıyordu. Bizzat ben şahit oldum, hafta içi sabah 7-8’de başlayıp akşam 6-7’e kadar durmadan, yorulmadan çalıştı. 2. Sınıfta girdiği Erasmus sınavında başarılı oldu ve Portekiz’e gitmeye hak kazandı. 6 ay kadar Portekiz’de kaldı. Orada tanıştığı bir hoca kendisini, üniversite sonrasında İtalya’da bulunan Pavarotti’nin Müzik Okulu’na davet etti. Tekrar Türkiye’ye döndü ve okulunu bitirdikten sonra İtalya’ya giden arkadaşım, şimdilerde Tenor olarak başta İtalya olmak üzere dünyanın birçok şehrinde, ülkesinde konserler veriyor. Venedik’te yaşıyor. Ve Mutlu.
Sanırım, bu hikâyenin ana fikri uzun uzun size ne yapmanız gerektiğini anlatmamdan daha faydalı olmuştur. Alacağınız bir kararın ya da o karar uğruna ödeyeceğiniz bedelin hayatınızı nasıl değiştireceğini artık siz hayal edin. Kimse başarı basamaklarını elleri ceplerinde tırmanmadı. Siz de hemen ilk zorlukta pes edecekseniz zaten, yanlış yolda ilerliyorsunuz demektir. Dediğim gibi karar verin, gerisi zaten bir şekilde gelecektir. Saygılarımla. İstanbul-2015
Sedat YILMAZ
Eğitim Danışmanı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir Eşit Ağırlık Öğrencisi Olarak Matematik Dersiyle Olan Sınavım :)

Bu başlığı açmamın temel sebebi, yıllardır gerek derslerine girdiğim öğrencilerim olsun gerek özelden bana mail, whatsapp mesajı vs. ile mes...