Devlet mi? Özel mi?
Şu günlerde çalıştığım okulda hummalı bir kayıt dönemi devam
ediyor. Ben daha önce devlet lisesinde öğretmenlik yaparken şimdilerde özel okulda
çalışan bir öğretmen olarak sizlere naçizane birkaç tavsiyede bulunmak
istiyorum.
Eminim siz, veliler kendinize bir artı- eksi tablosu
oluşturmuş, çevrenizdeki okullarla görüşmeye başlamışsınızdır. Ben de sizlere
kendi artı-eksi tablomdan bahsedeyim.
Öncelikle bu seneyle birlikte dershanelerin kaldırılacak
olması oyunun dengesini hepten değiştirdi. Malum devlet liselerinde normal
derslerin bile ne kadar verimli olduğu tartışılırken şimdilerde bir de dershane
misyonu bu okullara yüklendi. Okul ve dershane birbirinden çok farklı iki kurum.
Bir öğretmen dershanede çok başarılı olabilirken okul ortamında o verimi
sağlayamayabilir. Çünkü okul demek sadece öğretim değil aynı zamanda eğitimin
de yapıldığı yer demektir. Dershaneler ise öğretimin yapıldığı, ham bilginin
öğrenciye yüklendiği yerlerdir. Orada öğretmen öğrenci ilişkisi ders üzerine
inşa edilmişken okullarda öğretmen öğrenci arasında çok daha farklı bir diyalog
hali bulunmaktadır.
Şimdi işler birbirine karışmış durumda. Öğrenciler eğitim ve
öğretimi belki de ilk defa gerçek manada okullarda alacaklar. Bunun başarıya
olan etkisi hala tartışılsa da ürünü görmeden ne kadar konuşsak boş. Bunu ancak
seneye sınavdan sonra konuşabileceğiz.
Ben size, devlet okullarının genel tablosunu çizeyim. Öğretmenlerin
çoğu maalesef, branş anlamında yeterince donanımlı değil. YGS ve LYS alanında
diyorum elbette. Ellerinde yeterli kaynak yok. Uzun zamandır bu tarzda ders
anlatmadıkları için de körelmiş bulunuyorlar. Geçen senelerden ne demek
istediğimi şöyle bir gözünüzün önünde canlandırın anlayacaksınız, eminim. Lütfen,
burada özverili ve gerçekten işini yapan öğretmenlere bir şey söylediğim
anlaşılmasın. Onlara saygım sonsuz. Onların sayesinde bu sistem zaten hala
tamamen çökmedi, ağır aksak da olsa ilerliyor. Ben genel tabloyu gözler önüne
seriyorum.
Bunun dışında en önemli ayrıntılardan birisi de kaynak
temini. Öğrencilerin maddi anlamda yeterliliği yoksa bu kaynaklara
ulaşamayacak. Şimdi şunu söyleyebilirsiniz, -ee bunlar o halde dershaneye nasıl
gidecekti? Dershanelerin büyük çoğunluğu dersleri iyi öğrencilere burs verir ve
onları ücretsiz okuturdu. Böylece kaynak sorununa da çözüm olmuş olurlardı. Şimdi
devlet liselerine gidecek öğrencilerin kaynak sıkıntısı baş gösterecek.
Notlar meselesi var bir de. Çoğu özel okul, sadece dershane
eğitimi verirken okul derslerinin tamamına 100 verecek. Bunu hiçbir şekilde
saklamıyorlar bile. Bu da ortaöğretim başarı puanı sıralamasında bir haksızlığa
neden olacak elbette. Peki devlet liselerinde notlar nasıl değişecek? Bu da bir
muamma. Okul derslerinin tamamının 100 verilmesi bir yana okul dersleri zaten
sınavlarda soru olarak gelecek. Mesela 12. Sınıfa gelmiş bir öğrenciye sadece
YGS kursu verilse, LYS sorularını kapsayan 12. Sınıf konuları ne olacak?
Son olarak bu sene “dershaneokullar” türedi. Hemen her yerde
hatta mahalle aralarında bile varlar. Bunlar aslında dershane, sadece adları
değişti. Belki evet, ders anlamında çok başarılı olacaklar. Peki, 17-18
yaşındaki ergenlerin bu ortamlarda nasıl eğitileceğini düşünüyorsunuz. Kötü alışkanlıkların
artık ortaokul sıralarına indiği bir ülkeden bahsediyoruz. Burada onların
güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Ders başarısı beraberinde güzel ahlakla
desteklenmezse sadece derslerini değil çocuğunuzu bile kaybedebilirsiniz. Ayrıca
ilk defa açılacak bir kurumu denemek, bence son senesine gelmiş bir öğrenci
için risk oranı yüksek bir durum olacaktır.
Bu yazıyı okurken biliyorum ki, içinizi sıkan birçok durumu
tekrar gözünüzün önüne serdim. Zor bir süreç, kabul ediyorum. Ama şunu açıkça
söylemek isterim ki, bildiğiniz, alıştığınız sistemden çok radikal biçimde
kopmayın. Ucuzu alacak kadar zengin olmayın. Bu defa kaybedecek çok şeyiniz
var. Çok iyi düşünmeden, ölçmeden, tartmadan karar vermeyin!
Sedat Yılmaz
Eğitim Danışmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder