14 Haziran 2014 Cumartesi

Yeni Nesil "Birey" ve Eğitim Hedefleri

Yeni Nesil "Birey" ve Eğitim Hedefleri
            Değişen ve gelişen dünya bizlere yeni bir nesil verdi. Artık bilgi çağında yaşadığımız bu günlerde, her an her istediği bilgiye ulaşabilen bir nesille karşı karşıyayız. Önceden bilgiye ulaşmak için çekilen zahmet, sadece anılarda tatlı bir hatıra olarak kaldı. Altı ayda yapılacak bir çalışma şimdi, bir kaç gün içerisinde yapılabiliyor. Bu da beraberinde tüketimi hızlandırdı, bilgi tüketimini. Ama değişmeyen tek şey insanın kendisi, istekleri ve arzuları. Bu nedenle, bu istek ve arzularına ulaşmayı hedefleyen kişiyi, bu yola götürecek yegane araç: çalışmak gayretidir.
            Tarım toplumlarında örgütlerin gücü verimli arazilere ve demografiye, sanayi toplumunda ise makinelere ve maddi sermayeye bağlıydı. Tarım toplumu “aristokrasi”yi, sanayi toplumu “burjuvazi”yi, bilgi toplumu ise “birey”i ön plana çıkarmıştır. Böylece 1970’lerin ortasından günümüze kadar gelen, “hataların yakalanması ve düzeltilmesi” olarak tanımlanan Öğrenen Organizasyon kavramı ortaya çıkmıştır. Yönetim biliminde, 1990 yılında Peter Senge’nin “Beşinci Disiplin” adını verdiği kitabında geçen tanımlara göre öğrenen organizasyonlar kısaca bilen, anlayan ve düşünen organizasyonlardır. Öğrenen organizasyon kavramı, bir bireyin sürekli olarak yaşadığı olaylardan sonuç çıkarması, bunları aynı zamanda çevresinin geliştirebileceği bir sistem içinde değişen çevre koşullarına adapte etmesi ve tüm bunların sonucunda sürekli olarak değişen, gelişen ve kendini yenileyen dinamik bir birey olması anlamına gelmektedir.
            Peki, bu bireye nasıl ulaşılabilir? Bu bireyin dikkati nasıl çekilebilir ve kendisini yetiştirmesi sağlanır? Bilgi çağında birey, bilgiye nasıl ulaşır? Her an bilgiye bu kadar yakın yaşadığımız çağımızda birey, bilgiyi nasıl kullanır? Bunların her birisi apayrı sorun olmakla birlikte temelde bizi alakadar eden bireyin bizatihi kendisidir.
            Sadece bilgiyi bilmek tek başına yeterli değildir. Mevcut eğitim sistemi maalesef bireyin, bilgiyi kullanabileceği bir ortamı oluşturmaktan uzaktır. Bu nedenle, pasif bir şekilde yetişen birey, kolaycılığa ve hazırcılığa alışmıştır. Peki, neler yapılabilir?
            Öncelikle bireyin merak etmesi sağlanmalıdır elbette, merak eden birey kendi içerisinde bir itki mekanizması kurarak sürekli bilmek isteyecektir. Sürekli bilmek isteyen birey ise, kendisine bir disiplin oluşturarak çalışmayı hedef haline getirecektir. Hedef oluşturmak birey için olmazsa olmazlardandır. Ama unutulmamalıdır ki karşımızdaki kendi başına var olan bireydir ve bu nedenle de hedeflerine saygı duymak gerekir. Hedeflerini yönlendirmek yerine hedefleri üzerine düşünmesi sağlamak gereklidir. Bunun için doğru soruyu sormak gereklidir. Direkt olarak yapılacak bir yönlendirme asla işe yaramayacak yöntemlerin başında gelmektedir. Yeni nesil bir birey yönlendirmeyi kabul etmeyecektir.

            Son olarak:  Yeni nesil birey sonuç isteyecektir. Çünkü ulaşılabilir bir hedef olmadığı sürece merakını harekete geçiremeyeceğimiz gibi daha ilk adımda başarısızlıkla karşılaşırız. Unutulmaması gereken tek şey, karşımızda yeni bir nesil bulunmaktadır. Bu nedenle, onları kendimizle kıyaslamamız en büyük hatamız olacaktır. Kendimizden uzaklaştırmaktan başka da bir sonuç vermeyecektir.

Sedat YILMAZ
Eğitim Danışmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir Eşit Ağırlık Öğrencisi Olarak Matematik Dersiyle Olan Sınavım :)

Bu başlığı açmamın temel sebebi, yıllardır gerek derslerine girdiğim öğrencilerim olsun gerek özelden bana mail, whatsapp mesajı vs. ile mes...